Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/4. bölüm/Yahya Kaptan meselesi
İşte bu maksatla vücuda getirebildiğimiz millî müfrezelerin en mühimmi ve kuvvetlisi bu Yahya Kaptan denmekle ma’rûf bir fedakâr vatanperverin müfrezesi idi.
Merhum Yahya ile ilk münasebetimiz şöyle oldu:
Bir gün telgrafçılar, Sivas Telgraf Merkezi’ne bu ma’lumâtı veriyorlardı. Gayet müstacel bir telgrafı tevkif ettiler, yani Dersaadet’te tevkif edilmiştir. Meali şudur:
Dün İzmit’ten tavsiye edilen Yahya, benim. Yarın akşam Kuşçalı telgrafhanesinde emrinize muntazırım.
Kuşçalı, Üsküdar’la Gebze arasında bir köydür. Fi’l-hakika Yahya Kaptan, bana İzmit’te teşkilâtımız tarafından tavsiye edilmişti.
4 Teşrinievvel 335 tarihinde Kuşçalı merkezinden şu telgrafı aldım:
Mühim ve gayet müstaceldir. Bendeniz size iki gün evvel İzmit’ten tavsiye edilen Yahya’yım. Emriniz üzere telgraf başında emirlerinizi telâkki etmeye geldim. Nihayet yarın akşama kadar Kuşçalı telgrafhanesindeyim.
Anlaşıldığına göre Yahya Kaptan İstanbul’dan telgrafının çekilmediğini anlayınca kendisi henüz Kuşçalı’ya gelmeden, bu telgrafı Kuşçalı merkezine göndererek çektirmiş (Vesika: 199).
Ben de şu emri verdim (Vesika: 200).
Bulunduğunuz havalide kuvvetli bir teşkilât yapınız. Adapazarı Kaymakamı Tahir Bey vasıtasıyla bizimle tesis ve temîn-i irtibat eyleyiniz. Şimdilik hazır bulununuz.
Cemiyeti Reisi
Mustafa Kemal
Efendiler Yahya Kaptan, aldığı bu emir üzerine teşkilât yaptı ve aylarca İstanbul’la temas eden muhîtlerde hain çetelerin icrââtına mâni oldu.
Nihayet, İstanbul hükümeti tarafından katlettirildi. Gerçi Yahya Kaptan’ın faaliyeti ve suret-i feciada vuku-ı şehadeti, bundan sonraki aylara müteallik bir hadise ise de burada vakaya temas edilmişken, bir daha avdet etmemek üzere meselenin izah edilmesi muvâfık olur mütâlaasındayım.
24 Teşrinisani 335 tarihinde Kartal merkezinden şu telgrafı aldım (Vesika: 201):
Köy içinde bilâ-kabahat katl, Nahiye Müdürü’nü alâ melei’n-nâs darp, köylerde gasp meselesinden dolayı Yahya Kaptan’ı hükümete teslime mecburiyet el vermiştir. Dahiliye Nezareti ehemmiyetle bu meseleyi takip ediyor. Hükümetin müşkil vaziyette kalmaması, Yahya Kaptan’ın teslimini iktiza ettiriyor. Emr-i devletlerinize makine başında muntazırım, efendim.
Kartal Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Heyet-i Temsiliye Reisi Binbaşı
Ahmet Necati
Askerlerin ve resmî memurların, bizim teşkilât-ı milliye heyetlerinin alenen riyâsetlerini almaları usûlümüz değildi. Bir de bizim teşkilât nizamnamemize vâkıf olması lâzım gelen hey’ât rüesâsının, Heyet-i Temsiliye’nin yalnız bir heyet olduğunu, her yerde birer heyet-i temsiliye olamayacağını bilmesi lâzım gelirdi. Bu telgraf üzerine İzmit’te Fırka Kumandanı’na şu telgrafı yazdım.
Şifre: Aceledir.
|
Sivas, 25. XI. 335
|
İzmit’te Birinci Fırka Kumandanı Rüştü Beyefendi’ye Kartal Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi unvanıyla Binbaşı Ahmet Necati Bey tarafından vürûd eden bir telgrafta: Katl ve Nahiye Müdürü’nü darp, köylerde gasp mesâilinden dolayı Yahya Kaptan’ın hükümete teslimi mecburiyeti hâsıl olduğu ve Dahiliye Nâzırı’nın da bu meseleyi ehemmiyetle takip eylediği bildirilmektedir.
Bidayetten beri harekât-ı milliyede hüsn-i hizmeti meşhûd olan bu zatın, memleketimizin bu buhranlı zamanlarında hükümete teslimi asla muvâfık görülmemekte olduğundan işin, hükümetin de nüfûzunu nazar-ı itibara almak suretiyle, Yahya Kaptan’ın takibat-ı kanuniyeden bu aralık tahlîsi hususunun tanzimi, Kartal’da Necati Bey’e icap eden talimatın itası ve neticenin inbâsı ehemmiyetle ricâ olunur.
Mustafa Kemal
26 Teşrinisani 335 tarihinde Hereke merkezinden de şu telgrafı aldım:
Millet namına istirham ediyorum. Bugünlerde Binbaşı Necati Bey’in su-i istimâlâtı, Kuvâ-yı Milliye’yi lekelemektedir. Hemen tahkikat icrasına emir buyurulmasını ricâ ederim.
Yahya
İzmit’teki Fırka Kumandanı’ndan aldığım cevap aynen şudur:
C: 25. XI. 335
Heyet-i Temsiliye Riyâseti’ne: Şimdiye kadar vâki tahkikatıma nazaran Yahya Kaptan’ın katl, Nahiye Müdürü’nü darp gibi fiilde bulunmadığı ve Binbaşı Necati Bey denilen zatın, kendi menâfi-i şahsiyesini temîn için Yahya Kaptan’ın ortadan vücûdunu kaldırmak gayesini takip ettiği ve bu bâbda zât-ı âlinize telgrafla mürâcaatta bulundukları zaman, Yahya’yı da iğfal ile nezdlerine celp ile katletmek tertibâtında oldukları halde Yahya işi sezerek kendisini kurtarmış olduğu anlaşılmıştır. Keyfiyeti icabı vechile ta’mîk ediyorum. Neticeyi arz ederim.
Rüştü
Fırka Kumandanı Rüştü Bey’in birkaç gün sonra verdiği mütemmim ma’lumât şu idi:
Heyet-i Temsiliye’ye:
Binbaşı Necati Bey, Maltepe Endaht Mektebi’nde muvazzaf memur olduğu halde, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi sıfatını takınarak Kuvâ-yı Milliye namıyla başına topladığı Arnavut Küçük Aslan çetesiyle ortalığı soydurmakta olduğu ve Gebze Jandarma Yüzbaşısı Nail Efendi’nin de bununla şerik olduğuna bende şüphe kalmamıştır. Son zamanda, hükümetin başına gaile çıkaran Darıca Rum bekçilerinin katli ve Stelianos isminde bir zenginin dağa kaldırılarak para talebi gibi hususâtın mezkûr çete marifetiyle yaptırılması ve böyle ef’âl-i redîeye yanaşmayan Yahya Kaptan’a isnâd-ı keyfiyet ile gerek oraya ve gerek hükümete mûmâileyh hakkında ihbârât-ı kâzibede bulunulması, her halde bunların teşkilât-ı milliye perdesi altında halkın hükümetin başına mesele çıkararak keselerini doldurmaktan başka bir maksat beslemediklerine ve belki de siyasî daha başka maksat takip eylediklerine hükmediliyor. Şimdiye kadar pek namuslu hareket etmiş ve etmekte bulunan Yahya Kaptan’ın, bu gibi ef’âle iştirak etmemesi ve bâlâda mezkûrü’l-ism çetenin kendi mıntakasında ika-ı fazayiha meydan vermemesi hasebiyle mûmâileyhin vücûdunu resmen veya gayr-i resmî olarak ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Dün Yahya Kaptan, nezdime gelerek hayatının tehlikede olduğunu ve binâenaleyh avenesinin esliha ve mühimmâtını bana getirip teslim ederek kendisinin de buradan gaybûbet edeceğini bana resmen söyledi. Kendisine nasâyih-i lâzime vererek ve daha hizmet edecek mühim zamanlar olduğunu söyleyerek mahalline iade ettim. Her şeyi iyi bilmesi lâzım gelen Gebze Kaza Kaymakamı’na resmen ettiğim istîzâha aldığım cevapta, tamamen bâlâda arz ettiğim şekilde, yani Necati ve Nail Efendilerin aleyhinde, Yahya Kaptan’ın lehinedir. Necati İstanbul’da nere ile muhabere ettiğini bilemiyor isem de bir yerden ara sıra para aldığı söyleniyor. Bunların vücûdu ve cana kasd ettikleri dolayısıyla, Yahya Kaptan bu havalide durmak istemiyor. Binâenaleyh zaten muvazzaf bir zâbit olan Necati Efendi’nin başka bir mahalle ve Nail Efendi’nin de keza diğer bir yere kaldırılması elzem olduğuna hükmediyorum. Oraları İstanbul’la muhabere etmekte olduklarından tabii bendenizce bir şey yapılamamaktadır. Oraca icra-yı icabı ma’rûzdur.
Fırka 1 Kumandanı
Rüştü
Rüştü Bey’in verdiği ma’lumâttan mufassalan bahsederek, 8 Kânunuevvel 35 tarihinde, Harbiye Nâzırı Cemal Paşa’ya yazdım (Vesika: 202).
Aynı tarihte, vaziyet ve Cemal Paşa’ya olan mürâcaat izah edilerek meselenin takibi İstanbul’daki teşkilâtımız rüesâsına da bildirildi (Vesika: 203).
On dokuz gün sonra yani 27 Kânunuevvel 35 tarihli ve şifre dahilinde Vasıf ve haricinde Miralay Şevket Bey’in imzası bulunan uzun bir telgrafta şu ma’lumât veriliyordu:
“... Asayişsizliğin başlıca müsebbibleri Yahya Kaptan’la, refîki Kara Aslan ve Alemdağı’nda dolaşan Sadık çeteleridir.”
Yahya Kaptan’ın birtakım şımarıklıklarından bahsettikten sonra, “... Bizi, artık bu şeriri ika-ı mazarrat edemeyecek bir hale getirmeye teşebbüs ettirmişti.”
“Öteden beri araları iyi olmayan Küçük Aslan çetesinin teveccühte olması! kendisini muhtelif vasıtalarla setr-i kabâyihe sevk etmiştir.”
“Yüzbaşı Nail, Yahya’nın aleyhindedir. Necati Bey’e gelince; hükümet-i sakıta zamanında Kartal kazasınca reis intihap olunarak, Kuvâ-yı Milliye namına, merkezle kat’-ı alâka etmiş?.. Teşkilât-ı Milliye’yi esaslandırmış... Yeniköy Rumlarının etrafa sarkıntılıkları üzerine, Küçük Aslan çetesini dolaştırmaya başlamış... Tarafınızdan para dahi verilmiştir?!”
“Yahya Kaptan... her şeyi akîm bırakmak manevrasına mürâcaat etmektedir?!”
“Binbaşı Necati, biraz idâresiz ise de cezaya müstahak değildir.”
Gebze Kaymakamı’nın... bir an evvel kaldırılarak Rum ve Ermeni entrikalarına nihayet verdirilmesi...” (Vesika: 204).
Efendiler, bu ma’lumât meyânında, benim vâkıf olmadığım noktalar vardı. Meselâ ben Küçük Aslan çetesinden ve onun teveccühte olmasından haberdâr değildim. Bu çeteye Necati Bey vasıtasıyla para verdiğimi asla hatırlayamıyordum.
Yahya Kaptan’ın, verdiğimiz talimat mûcibince düşman çetelerini bertaraf eylemeye ve hiç olmazsa, onların ahali-i Hıristiyaniye’ye tecavüz ederek düşman maksadını temîne ma’tûf her teşebbüslerini akîm bırakmaya çalıştığını pek âlâ biliyorduk.
Gebze Kaymakamı’nın mahiyeti, şimdi ilâve edeceğim vesâikle takdir olunabilecektir, zannındayım.
4 Kânunusani 35 tarihinde Fırka Kumandanı Rüştü Bey’e, Vasıf Bey’in verdiği ma’lumâtı olduğa gibi hulâsa ederek bu ma’lumâtın kendi tarafından verilen ma’lumâtla tezat teşkil ettiğini ve binâenaleyh, bir kere daha şâyân-ı emniyet ve itimat zevât vasıtasıyla tahkik ve tetkik-i keyfiyet ettirilmesini ve kanaatleriyle beraber muvazzahan iş’ârını ricâ ettim (Vesika: 205).
Efendiler, bu meselede hakikatin tavazzuhuna medâr olan vesâikten ma’lumâttar olmanızı arzu ettiğim için, Rüştü Bey’in cevâbını aynen arz etmeme müsaade buyurunuz:
C: 4.I.1920 şifreye:
Heyet-i Temsiliye Riyâseti’ne:
Yahya Kaptan hakkında vâki muhtelif isnâdat üzerine birkaç defa Yüzbaşı Ali Aguş Efendi vasıtasıyla ettirdiğim tahkikat, mûmâileyhin lehinde çıktı. Mamafih kendisi cahil olmak itibarıyla, hizmet zannıyla bazı şeyler yapmış olması muhtemeldir. Büyük ve Küçük Aslanlar ise zaten şakîdir. Fakat teşkilât-ı milliyenin fikren aleyhinde idüğü muhakkak olan ve Yahya hakkında iştikâya herkesten ziyade hâhiş-ker olması lâzım gelen Gebze Kaymakamı’na bu bâbda yazdığım tahrîrâta aldığım 1. XIl. 335 tarihli ve 17 numaralı cevap sureti zîrde aynen mündericdir: Bendeniz, bu telgrafın müfâdına kısmen olsun itimat etmek mecburiyetinde kaldım ve aynı itimatla bu tahrîrâtı İstanbul’a bizzat Şevket Bey’e de gösterdim. Bendenizin vâkıf olamadığım bazı esbâb üzerine, İstanbul’ca hakkında bir muamele icrasına lüzum görüldüğü takdirde bi’t-tabi bir şey denemeyeceği ma’rûzdur.
30. XI. 335 tarihli, 53 numaralı emirname-i âlileri cevâbıdır:
Kartal Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Binbaşı Necati Bey’in, katl ve Nahiye Müdürü’nü darp ile vukubulan ihbârâtı, zat ve zaman beyan etmemek itibarıyla, muvâfık-ı hakikat değildir. Zira darp edildiği beyan olunan Nahiye Müdürü Burhanettin Bey ise Yahya Kaptan tarafından darp ve taarruza ma’rûz kalmadığını resmen ve tahriren beyan ettiği gibi bu bâbda makam-ı âciziye dahi bir gûna şikâyette bulunmamıştır.
Katl meselesine gelince; Yahya Kaptan hakkında hükümete ve adliyeye fiil-i katl hususunda hiçbir taraftan mürâcaat ve şikâyet olmadığı gibi, aleyhinde celp ve ihzâr müzekkeresi bile sâdır olmamıştır. Şayet Darıca Rumlarından iki Rum’un katli ve Kartal’ın Paşa köyünden Stelianos çorbacının dağa kaldırılarak fidye-i necât ahz ü talebi keyfiyeti murâd olunuyorsa, bu ef’âl-i cinâiye Küçük Aslan çetesi tarafından ika’ edildiği mütevâtir ve muhakkak olup, mezkûr çete ise Yahya Kaptan’a öteden beri muârız olduğundan ve esasen Yüzbaşı Nail Efendi’nin himaye ve tesahübünde iken adedi on sekize bâliğ olan mezkûr çete, elyevm Binbaşı Necati Bey’in emrine mevdu bulunduğu ve hatta kendilerine ellişer lira maaş tahsisine gidilmekte olduğu müstahber olup köyleri soymaktan fâriğ olmadıkları âşikârdır. Binbaşı Necati Bey, Yüzbaşı Nail Bey’in kadîm mektep arkadaşı olduğu ve kendisiyle bir buçuk mâh mukaddem Aydınlı karyesinde Küçük Aslan çetesi efrâdından Ali Kaptan’ın, dağa kaldırdığı çorbacıdan alınan para ile yaptığı meşhur düğününde mülâkat ederek bi’l-âhire müteaddit defalar Binbaşı Necati Bey, Yüzbaşı Nail Bey’in hanesine gelip misafir kaldıkları ve hemfikir bulundukları cihetle Yüzbaşı Nail Bey’in öteden beri Yahya Kaptan’ın aleyhinde olup, teşkilât yaptığı esnada hudûd-ı kazam haricine tard ü teb’îd etmek teşebbüsünde bulunduğu gibi Küçük Aslan çetesi tarafından ika’ edildiği mütevâtir ve muhakkak olan ber-vech-i bâlâ iki vaka-i cinâiyenin, Kuvâ-yı Milliye’yi şaibedar ve Yahya Bey’i lekedar etmek fikir ve emeli perverde edildiği hissedilmiş ve halbuki cinâyât-ı vâkıâ, mezkûr Aslan çetesinin daire-i cevelân ve faaliyeti dahilinde vukua gelmiş olup hatta icra-yı takibata gönderilecek olan İstanbul Muhafız Alayı’na mensup Süvari Müfrezesi Kumandanı Hakkı Bey’in, Yüzbaşı Nail Bey tarafından vücûduna lüzum kalmadığı beyanıyla lede’l-muhabere Dersaadet’e kaldırılarak takipsiz bıraktırmış olduğu emr-i muhakkaktır. Serd edilen katl meselesi, bundan başka bir hadise ise tavzîh-i keyfiyet olunmak üzere, zat ve zaman beyanıyla zikredilmek lâzımdır. Darıca Rum bekçilerinin yevm-i katlinde çarşıda serbest gezen Küçük Aslan çetesi tarafından fiil-i katlin vukuu şüyû’ bulması üzerine havfından nâşi Yüzbaşı Nail Bey mahall-i ahere tahvil-i memuriyete talip olmuş ve burada kat’iyen oturmayacağını beyan etmiş ise de Alay ve Tabur Kumandanları ve Binbaşı Necati Bey buraya gelerek Yahya Kaptan hakkında bir muamele yapılması için Murahhas Sırrı Bey’e yazdıracaklarını vaat ve temîn ederek ibkasını iltizâm eylemişlerdi. Bu defa, 25 Teşrinisani 335 Salı günü giden gelen Necati Bey’i, Yüzbaşı bi’l-iğfal ve hilâf-ı hakikat ihbârât ve isnâdâta sevk ettiği gibi telefonla Yahya Kaptan’ı merkeze davet ettirerek, diğer taraftan Küçük Aslan çetesini dahi kendi hanesinde ihzâr ederek derdesti cihetine gitmek tasavvurunda bulunmuş ise de her nedense buna ictisâr edemeyerek teşebbüs-i vâkiden sarf-ı nazar etmeye ve Necati Bey dahi Kartal’a avdete mecbur kalmıştır. Binâen-alâ-zalik, Yüzbaşı Nail Bey, gerek Necati Bey ve gerek âlet-i icraiyesi olan Küçük Aslan çetesi vasıtasıyla Yahya Kaptan aleyhinde, isnâdat ve tertibât icrasından bir an hâlî kalmamaktadır. Yahya Kaptan, muhâlif ve muârız bulunan Küçük Aslan çetesi gibi kurâyı yağma ve Hıristiyanları katl ve imhâya mesâğ vermeyip maiyetinde bulunan Büyük Aslan Bey çetesi tarafından bazı gûnâ münasebetsiz harekât zuhûrunda, derhal men’ ü te’dîb cihetine giderek gaye-i milliye olan istiklâl ve selâmet-i vatan endişesiyle muhafaza-i inzibat ve asayişe hizmet etmekte olduğu ve akdemce de Büyük Aslan Bey çetesinin istimân ve dehaletine muâvenet ederek aff-ı âliye mazhar eylemek suretiyle, hidemât-ı vâkıâsı şâyân-ı şükran bulunduğu ve aleyhindeki isnâdatın Yüzbaşı’nın âmâl-i şahsiyesine ser-fürû etmediğinden ve Küçük Aslan çetesi tarafından yapılıp Yahya Kaptan’a atf-ı isnâd edilmek istenilen vukuât-ı cinâiyenin zuhûrundan ve mütecâsirlerinin mazhar-ı tesahüb olmasından dolayı izhâr-ı teessüfle Yüzbaşı’ya ihtarat-ı şedîdede bulunmasından idüği arz olunur.
Birinci Fırka ve Bolu Havalisi Kumandanı
Rüştü
Efendiler, bu ma’lumâtın vürûdundan evvel, şöyle bir havadis verdiler: “Yahya Kaptan Tavşancıl’da taht-ı muhasaraya alındı. Bunu yapan İstanbul’dan gelen bir kıta-i askeriyedir.”
Bu havadis üzerine, İzmit’te Fırka Kumandanlığı’ndan, 7 Kânunusani 336 tarihli şifre ile makine başında istîzâh-ı keyfiyet ettik ve havadis doğru ise, “İstanbul’dan geldiği bildirilen Kıta Kumandanı’na, mûmâileyhin –Yahya Kaptan’ın– bizim adamımız olduğunu ve eğer bir kusur ve kabahati varsa tarafımızdan icabının yapılması tabii bulunduğunu ve hiçbir suretle Yahya Kaptan’ın muhasara ve tevkif edilmesine razı olmadığımızı bildiriniz” dedik (Vesika: 206).
Efendiler, 7 Kânunusani 336’da yazılıp 8’de aldığımız iki telgraf vardır. Bunlardan biri İzmit’ten, Birinci Fırka Kumandan Vekili imzasıyla Fevzi Bey’dendir. Müfâdı şudur: “Bu gece iki bin kişilik bir kuvvet Tavşancıl’a çıkarak Kuvâ-yı Milliye Kumandanı Yahya Bey’i muhasara etmişlerdir. Yapılacak muamelenin iş’ârı ma’rûzdur.”
Diğer telgrafname Düzce’de bulunan asıl Fırka Kumandanı’ndan geliyordu. Rüştü Bey, merkezde bulunan vekilinden aldığı aynı ma’lumâtı bildiriyordu (Vesika: 207).
Fırka Kumandan Vekili Fevzi Bey’in, 7 Kânunusani 336 tarihli istîzâhımıza verdiği 7/8 Kânunusani 336 tarihli cevâbında, Yahya Kaptan’ın henüz ele geçmediği, Kuvâ-yı Milliye ile, gelen müfreze arasında bir müsaademe ihtimali olduğu ve gelen Müfreze Kumandanı’na emrimizi bildireceği iş’âr ediliyordu (Vesika: 208).
Efendiler, o tarihte mebus olarak İstanbul’da bulunan yaverim Cevat Bey’den, 10 Kânunusani 36’da şöyle bir telgraf geldi:
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine:
6.1.336 gecesi sabaha karşı Umum Jandarma Kumandan Muâvini Hilmi Bey ve Üsküdar Jandarma Kumandanı Nazmi Bey kumandasında dört zâbit, elli jandarma ve Yüzbaşı Nahit Efendi kumandasında İstanbul Muhafız Alayı’ndan doksan nefer, Bandırma vapurunun ışıkları söndürülerek Hereke’ye vâsıl olmuş ve ale’s-sabah Hereke’ye çıkan müfreze derhal Tavşancıl’ı kuşatmış ve muhtelif haneler basılmıştır. Gelen heyet, köy heyet-i ihtiyâriyesini toplayarak hain-i vatan olan Yahya’yı, ya teslim veya nerede olduğunu söylemezlerse Tavşancıl’ı insanlarıyla beraber yakacaklarını ifade ederler. Heyet-i ihtiyâriye, iki günden beri Yahya Kaptan’ın köylerinde olmadığını ve nerede bulunduğunu bilmediklerini musırran ifade ettiler. Yahya, sağ olarak ele geçemeyecektir. Fakat Yahya’nın imhâsından sonra Marmara havzasına sahip ve hâkim olan ve her gün İngilizler ve Fransızlar tarafındanteslîh edilen Rumların ve İstanbul’daki rüzelânın pek büyük muvaffakiyete mazhar olacakları bedîhîdir ve Kuvâ-yı Milliye namını taşımakta olan Yahya’nın tenkîli İzmit, Adapazarı ve İstanbul havalisinde düşmanlarımızın hesabına birçok fesâd çetelerinin doğmasına da sebebiyet verecektir. Binâenaleyh, Cemal Paşa Hazretlerinin işe müdahalesiyle, Yahya’nın tebdil-i nam ile bir evvelki ma’rûzâtım dairesinde serbestîsinin temîni için icap edenlere emir buyurulması müsterhamdır (Cevat).
Cemal
Bu telgrafın, Harbiye şifresiyle ve Cemal Paşa imzasıyla kapatılmış olması ve fakat muhteviyâtında “Cemal Paşa Hazretlerinin işe müdahalesiye Yahya’nın halâsı” çaresinin temîni fıkrası, câlib-i nazar-ı dikkattir. Demek ki Cema1 Paşa, Cevat Bey’in telgrafının okumaya lüzum görmeden kendi şifresiyle ve imzası tahtında çekilmesine müsaade etmiştir. Çünkü bir defa Yahya’yı takip ettiren Cemal Paşa’dır. Bundan başka temîn-i serbestîsi için kendi delâletlerinin tarafımdan emrolunmasını, kendi ma’lumâtı tahtında, elbette yazdırmazlardı.
İzmit’te, Fırka Kumandan Vekili’nden gelen 9 ve 10 Kânunusani 336 tarihli iki telgrafname ile, mesmûata atfen, iki müsaademeden sonra, Yahya Kaptan’ın meyyiten istisal olunduğu bildirildi (Vesika: 209).
11 Kânunusani 336’da, Fırka Kumandan Vekili’nden, İstanbul’dan gelen Müfreze Kumandanı’na, tarafımızdan tebligatta bulunup bulunmadığını sordum (Vesika: 210). Üç gün sonra 14 Kânunusani 336 tarihli raporunda, Fırka Kumandan Vekili şu ma’lumâtı verdi: “Bizzat icrâ ettiğim tahkikattan... müsaademe olmadığı ve yalnız, Yahya Kaptan teslim olduktan sonra, köy haricinde âlet-i câriha ile katledilmiştir. Kafatasının olmaması bunu müeyyitdir.” (Vesika: 211).
Efendiler, bu meş’ûm haber üzerine İstanbul’daki teşkilâ tımıza, 20 Kânunusani 36 tarihinde, Miralay Şevket Bey vasıtasıyla şu telgrafı yazdık:
Yahya Kaptan’ın tenkîline lüzum gösteren esbâb ile teslim olunduktan sonra kasden şehit edildiği anlaşılmakla katline kimlerin dahl ü tesiri olduğunun, Dersaadet’ten mürâcaat eden müteaddid fedakâr arkadaşlara izâhât verilmek üzere, sür’at-i iş’ârı ricâ olunur efendim.
Mustafa Kemal
Eski bir iş’ârımıza cevap olmak üzere, İstanbul’dan 20 Kânunusani 36’da yazılıp bir gün sonra vâsıl olan telgraf da şu idi:
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine mahsustur.
C: 17.1.336.
1– Mahall-i vakada bulunan şâyân-ı itimat bir zatın ifadesine nazaran Yahya Kaptan yakalanıp köy haricinde bulunan karakol mahalline götürülürken civardan on kadar şakînin karakol üzerine ateş etmesi üzerine firâra teşebbüs etmiş ve bu esnada katlolunmuştur. Mamafih iyi bir tahkikat yapılması hususunda hükümet nezdinde teşebbüsâtta bulunuldu.
2– Yahya Kaptan’ın Kuvâ-yı Milliye namına pek çok fenalıklar yaptığı tevâtür derecesine vardığı gibi resmî ve hususî yapılan tahkikat da bunu teyid ettiği cihetle hükümet takibata karar vermiş fakat heyetimizce merkumun muvakkaten ihtifâ ederek Kuvâ-yı Milliye işlerine karışmaması ve fenalığa cür’et etmemesi, yanında bulunan firârî asker ve jandarmaları iade etmeleri şartıyla takibat yapılmaması arzu edilmiş ve lâzım gelenler nezdinde teşebbüsât yapılmakla beraber Gebze’ye de memur-ı mahsus gönderilmişti. Bu esnada hükümet gizlice birdenbire asker sevk etmiş ve sırf Yahya Kaptan’ı derdest etmek istediğini ilân ederek ma’rûz hal vukua gelmiştir efendim. (Vasıf)
Şevket
Efendiler, “köy haricindeki karakola götürülürken civardan ateş edilmiş? Firâra teşebbüs etmiş, bu esnada katledilmiş!!” bu tâbirin bu gibi su-i kastlerde bir formül gibi kullanıldığını anlamamak için çok safdil olmak lâzımdır.
Yahya Kaptan’ı imhâ etmek için beraber çalıştıkları ve karar verdikleri hükümetin gizlice, birdenbire emr-i vâki yapıvermiş olduğu hakkındaki ifade de şâyân-ı dikkattir. İstanbul’da jandarmadan, İstanbul Muhafız Alayı’ndan zâbit, asker tefrîk olunuyor... İstanbul’da vaziyete hâkim olduğunu iddia eden teşkilât rüesâmız haberdâr olamıyor. Kara Vasıf Bey’in bu telgrafına cevap olmak üzere vuku bulan istîzâhımız şudur:
Şifre
|
Ankara, 22. 1. 336
|
Çanakkale Mevki-i Müstahkem Kumandanı Şevket Bey’e
Yahya Kaptan’ın katli meselesini ciddî surette takip eden ve hesabını isteyen bilhassa İstanbul’da pek çok kimseler vardır. Tayin-i hakikate medâr olmak üzere tevâtür derecesine vardığı bildirilen fenalıkların nelerden ibaret olduğunun sür’at-i iş’ârı ricâ olunur.
Mustafa Kemal
Efendiler, bu istîzâhımıza verilen cevâbı da, tahammülünüze sığınarak aynen arz edeceğim:
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine mahsustur.
C: 22.1.336.
1– Yahya Kaptan’ın teslim olduktan sonra katlolunduğunu işittik. Tahkikat yapıyoruz. Neticeyi arz edeceğiz.
2– Merkumun tenkîline sebep hiçbir kimseyi dinlememesi, Kuvâ-yı Milliye namına alenî fecaat, şekavet yapması ve eşkıyayı evvelden beri ihfa etmesi veya gösterilen mahalle gitmesi hakkında verilen emirleri dinlememesi üzerine, hükümet kendisine köylerden ve etraftan mürâcaat edenlerin ısrarına dayanamayarak kendiliğinden ve hatta heyetimizin haberi olmadan teşebbüsât yapmasıdır efendim. (Vasıf)
Miralay Şevket
Muhterem efendiler, telgrafnamenin ikinci maddesindeki, merkumun hiç kimseyi dinlememesinin tenkîline, katline sebep olarak gösterilmesi asla doğru olamaz. Şehid-i merhum beni dinliyordu, benden emir alıyordu. Verdiğim emre göre hareket ediyordu. Başka bir makama veya eşhâsa merbût olduğunu, onlardan emir alması lüzumunu kendisine emretmemiştim. Bu sebeple, İstanbul’dan her önüne gelenden, Dahiliye Nâzırı’ndan, Jandarma Kumandanı hain Kemal Paşa’dan verilen emirleri ısga etmemesi, zaten matlûbumuz idi. Kuvâ-yı Milliye namına şekavet ve fecaat yapanın da kendisi olmayıp, Küçük Aslan çetesi gibi maksad-ı mahsus-ı hainâne ile teşkil edildikleri vesâika müsteniden anlaşılmış olan çeteler olduğu ve Yahya’nın bunların men’-i şekavetlerine çalıştığı da, sözlerine itimat olunmak lâzım gelen zevâtın tahkikatıyla sâbit olmuş bir keyfiyettir.
Gebze Müdafaa-i Hukuk Heyeti Reisi ile Gebze Kaymakamı Fevzi Bey’in müşterek imzalarıyla vaka-i müessifenin vukuundan evvel, makine başında vuku bulmuş olan bir mürâcaatı da zikretmeden geçemeyeceğim:
Gebze Kuvâ-yı Milliye Kumandanı Yahya Bey hakkında bazı kesânın iftiralarıyla en nihayet Salı gecesi İstanbul’dan erkân ve ümerâ kumandasında gelen iki bin kadar bir kuvvetle, Tavşancıl’da taht-ı muhasaraya alındığı ve elyevm muhasara altında bulunduğu, şimdi ahaliden aldığım ma’lumâttan anlaşılmıştır. Böyle vatanı için çalışan bir zata karşı yapılan bu muamelenin, pek haksız olduğu malûm-ı âli-i kumandânîleridir. Mir-i mûmâileyhin kurtarılması hakkında ne gibi bir muamele yapılacağının emir ve iş’ârını makine başında bekliyoruz.
Kaymakam
Fevzi |
Müdafaaa-i Hukuk Heyeti Reisi
Hacı Ali |
Efendiler, o tarihlerde İzmit havalisinde Kuvâ-yı Milliye teşkilâtı ile uğraşan Mebus Sırrı Bey’in de bu bâbdaki iş’ârâtını aynen arz etmeme müsaadenizi ricâ ederim:
1– Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine: Muhaberesi dört gün olmuş olan Yahya Kaptan meselesi, nihayet haber almış olacağınız vechile, şehadetiyle neticelendi.
2– Yahya Kaptan’ın, İstanbul kapısında, müteazzıv bir mahiyette muhafaza-i mevcudiyeti her halde Kuvâ-yı Milliye’ye karşı muârız bulunan zevâtı tedhîşten hâli kalmadığından izâlesi tasmim edilmiş bulunduğunda şüphe yoktur.
3– İzâlenin bu maksada mebni tasmimi, meseleyi mevziî mahiyetten çıkartmakta ve Heyet-i Temsiliye’ce teemmülünü vâcib kılmaktadır.
4– İzmit livası, eşkıya yüzünden bî-huzur iken, yerinden kımıldamayan ve maiyetinde hiçbir kıtaya emir vermeyen, yanındaki mahpushaneden on beş-yirmi kişinin birden firâr eylemesini her gün mesâil-i âdiye telâkki eden Alay Kumandanı Hikmet Bey, Yahya’nın izâlesi keyfiyetini ehemmiyetle telâkki ve aldığı jandarma kuvveti ile bizzat hareket etmiş ve nihayet Kuvâ-yı Milliye’ye mühim bir darbe vurmak suretiyle maksadına nâil olmuş bulunuyor. Mabadı var. (Mebus Sırrı).
Fevzi
5– Gebze’de teşkil edilmiş bulunan Kuvâ-yı Milliye’nin başsız kalması, bundan sonra oraları dehşete ilka edecektir.
6– Buralarca bütün Kuvâ-yı Milliye’nin istinâdgâhı bilinen Yahya’nın bu suretle imhâsı, efkâr-ı umumiyeyi bi-hakkın teşvîş etmiştir.
7– Yahya’nın izâlesi, Hükümetin Kuvâ-yı Milliye’ye karşı ba’demâ alacağı mütecâvizâne vaziyete delil addedilmektedir.
8– Bu hareket ecnebilerce dahi bilâ-şek Kuvâ-yı Milliye’nin nazar-ı hükümette kabil-i ihmal ve imhâ bir mahiyette görüldüğüne hükmedilecektir. Bu itibar ile tedâbîr-i lâzime ittihâz olunmalıdır. Mabadı var. (Mebus Sırrı).
Fevzi
1– 68 numaralı şifreye zeyldir: Mabad. Vaziyet-i teşevvüşten tahlîs ve Gebze kuvâsının hemen mutemet bir zata tefvizi tedbiri ittihâz olunmadığı takdirde, Üsküdar livası dahi dahil olduğu halde, bütün İzmit sancağında, ferd-i vâhidin Kuvâ-yı Milliye tarafdârlığı etmesine imkân bulunamayacağı kat’iyen bilinmelidir.
2– Jandarma Alay Kumandanı Hikmet Bey’in bilâ-ifâte-i vakt kaldırılması elzemdir.
3– İzmit livasında Kuvâ-yı Milliye’nin kesb-i mevcudiyet edebilmesi, nizamiye hizmetinde bulunan Kaymakam Fevzi Bey’in, jandarma kumandanı olmasına mütevakkıftır. Başka çare yoktur. Bunu ehemmiyetle arz ediyorum. (Mebus Sırrı)
Fevzi
1– 79 numaralı şifreye zeyldir:
Kuvâ-yı Milliye’nin, Anadolu taraflarında, istiskal edilmekte olduğu hakkında deveran eden şâyiat, hadise-i elîme üzerine muhâliflere daha ziyade kuvvet-bahş olduğundan, eski miknet ve zindegînin zıyâa uğramadığını gösterecek fiilî bir tedbir ittihâzı elzemdir.
2– Ali Fuat Paşa Hazretlerinin buraya kadar teşriflerini lüzumlu görmekteyim.
3– İzmit livasına ehemmiyet verilmesini ve ehemmiyet verildiğini gösterecek fiilî tedbirler ittihâzı lüzumunu tekrar için mecburiyet görüyorum. (Mebus Sırrı)
Fevzi
O tarihte İstanbul’da bulunan Rauf Bey de şu mektubu gönderdi:
Yahya Kaptan’ın teslim olduktan sonra itlâf edildiği buraca da anlaşılmıştır. Muhafızlığa mürâcaat edilmiş, feth-i meyyit ameliyatı da yapılmıştır. Takibat-ı kanuniyeyi hükümet, eline almıştır efendim. Arz-ı ta’zîmat eyleriz.
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle