Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk/20. bölüm/Vesika 101-110
Vesika 101
Şifre |
Sivas, 22.9.35 |
Erzurum On Beşinci Kolordu Kumandanlığı’na
C: 20.9.35
Trabzon vaziyetini zât-ı devletlerine burada teşrihi zâid addederiz. Aheng-i umumîyi ihlâl edecek teşebbüsât-ı muzırranın vukuunu bi’t-tabi zât-ı âlileri de arzu eylemezler. İşte bu endişe iledir ki, biz Trabzon’da teşkilâtın efkâr ve mütâlaat-ı mahsusaya bağlı olmayan sırf menâfi-i milliyeyi şâmil nikat-ı nazardan görebilmek istidadında bulunan eşhâstan vücut bulmasını istiyoruz. Bunu temîn için azim ve namusundan emin olduğumuz Halit Bey’in tayinini istirham eylemiştik. Iş’âr buyurulan mehâzîrden İngiliz mahzuru bizlerce mutasavver değildir. Yalnız Halit Bey’in asabiyyü’t-tâbia olmasından nâşi âmâl-i umumiye-i milliyeye, makasid ve ihtirâsât-ı hususiyeleri ile engel olan eşhâs hakkında şedîd ve kat’î davranacağı, Trabzon için mahzurlu görülüyorsa, esasen arzunuz hilâfında bir karar ittihâzı da bizce hiç de şâyân-ı arzu keyfiyet olmadığından Trabzon’un ıslâhı neye ve ne gibi vasıtaya mütevakkıf ise, ânın doğrudan doğruya taraf-ı devletlerinden ittihâzını istirham ile iktifâ ederiz efendim.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Vesika 102
Şifre halli |
Erzurum, 27.9.335 |
Sivas’ta K. O. 3 Kumandanlığı’na
Heyet-i Temsiliye’ye: Trabzon muhîtini (y k k y m) gibi oradaki cereyânı da daima takip etmekteyim. Evelce de bi’l-münâsebe arz ettiğim vechile cereyân-ı millîyi idâre ve idâme hususunda bendenizin mesleğim, evvelâ halkı tenvîr ve irşad etmek, fikren ve ruhan bu cereyâna kanaat ve samimiyetle bağlamaktır. İrşad ve ikna vazifesini yaptıktan sonra yine temerrüd edenler görülürse şu halde bir maksad-ı hasîs peşinde koşan mel’ûnlar olduğu tamamen tebeyyün etmiş olacağından onlar da lâyık oldukları muameleye ma’rûz kalırlar. Pek büyük tecrübelerle tahassul eden bu prensibi aynen Trabzon muhîtine de tatbik ettim. Bir müddet-i muvakkate için ve icabında hâkim olmak üzere Dokuzuncu Fırka Kumandanı Rüştü Bey’i erkân-ı harbiyesiyle birlikte ve Üçüncü Fıkra Kumandanlığı Vekâleti’yle Trabzon’a gönderdim. Mûmâileyh karargâhını Cevizlik’te tesis ve idâre-i umûr edecektir. İki seneden beri kendisini yakînen tanıdığım ve necâbet ve metânet-i ahlâkiyesini pek çok sevdiğim Kaymakam Halit Bey’i şu aralık Trabzon muhîti için münasip bulmadım. Çünkü Trabzon vüs’ati ve İstanbul’un entrikalarına kurbiyeti dolayısıyla orası pek büyük bir ihtiyat ve basiretle iş görmek ister. Halbuki Halit Bey’in asabiyet-i mizacı cümlece malûmdur. Biz Halit Bey’den ancak bir harb ü darb zamanında lâyıkıyla istifade edebiliriz. İngiliz telâkkisine gelince âcizlerince mümkün olduğu müddetçe âşikâr ve maddî bir husûmetten ictinâbı tercih ederim. Binâenaleyh bu ve bu gibi esbâb ile Halit Bey’in o havalide şimdilik yed-i himmetinin alınması lüzumunu arz ederim.
- O. 15 Kumandanı
Kâzım Karabekir
Vesika 103
Şifre |
29.9.35 |
- O. 15 Kumandanı Kâzım Paşa Hazretlerine
Heyet-i Temsiliye’ye hitaben 27.9 tarihli şifre telgrafname-i âlileri bugün akşam vâsıl oldu. Trabzon vilâyeti efkâr-ı umumiyesi hakkında tamamen buraca da tenevvür edilmiştir. Trabzon merkezi müstesna olmak üzere bütün kaza ve livalarıyla muhabere edilmektedir. Merkezdeki hal dahi Vali’nin tevkif ve teb’îdinden sonra zâil olmuştur. Rüştü Bey’in Üçüncü Fırka Kumandanlığı Vekâleti’yle Trabzon’a gönderilmesinde vârid-i hâtırım olan nikatı arz edeceğim. Evvelâ Vali’yi tevkif eden Halit Bey’dir. Birkaç gün sonra Rüştü Bey’in bu suretle gönderilmesi Halit Bey’in hareketini oradaki bedhâhâna karşı tenkit gibi olabilir. Saniyen Halit Bey mühim vaziyetlerde fırkasının başına geçmeye müterakkıb iken bugün geçirmekte olduğumuz mühim ve tarihî âvânda diğer bir zatın yerine geldiğini görmekten müteessir olabilir. Binâenaleyh bu tertipten sarf-ı nazar buyurularak Rüştü Bey’in suret-i münasibede vazifesi başında ibkasını samimiyetimize binâen ve tamamen hususî olarak ricâ ederim. Maahaza Kolordunuzun tertibât ve hususât-ı askeriyesine hiçbir vechile müdahale hatırımdan geçmediği için en nihayet hususât-ı askeriyede arzu ve tensîbiniz vechile hareket tabiidir kardeşim efendim.
Mustafa Kemal
Vesika 104
Şifre halli |
Erzurum 2.10.35 |
- O. 3 Kumandanlığı’na
C: 29.9.35
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine: Rüştü ve Halit Beylerin suret-i tavzîfi hakkında yanlış bir zehâb husûle gelmemek için zât-ı samilerine ber-vech-i âti izâhâtı arz eylerim. Trabzon mıntakasının bir birini takip eden safahatı ehemmiyetle takip edilmekte olduğu cihetle ahîren bu nokta-i nazardan Halit Bey’le muhabere edilmiş, kendisinden cevâben gelen telgrafnamede bu ehemmiyetten bahisle beraber Fırka Vekâleti’ni ifa eden Atıf Bey’in vezâifinin nezaketiyle mütenâsib bir mevki tutmadığı gibi Trabzon Mevki Kumandanlığı da Vekâlet’e karşı bazan taşkın bir vaziyet aldığı cihetle daha kuvvetli bir inzibat ve intizam tesisi için eğer hâlen ma’lûm olan siyaset ve ictinâb dolayısıyla kendisi bi’l-fiil kumandayı ele alamayacaksa Fırka’ya muktedir bir zatın vekâlet etmesini teklif eyledi. Ânın İngilizlere karşı bir husûmet ve şedîd politika izhârından ictinâbını muvâfık bulduğumuzdan ve Halit Bey’in ise Ardahan ve Ahısha Ermeni ve Gürcü mesâilinden dolayı İngilizlerin ve Harbiye Nezareti’nin takibatına ma’rûz kaldığından Halit Bey’in şimdiki vaziyeti bâki ve zarurîdir. Fi’liyâtı müstelzim olan hâdisâtı fevkalâde olmadıkça bi’t-tabi Fırka’nın fiilen kumandasına geçirilemez. Hususiyle Kuvâ-yı Milliye Kumandanı gibi Vali’yi bizzat tevkif etmiştir. Rüştü Bey ise, bundan sonra değil vakadan daha evvel Fırka karargâhına gelmiştir. Halit Bey’in mevkii daha metîn ve münasiptir. Herkes ânı Kuvâ-yı Milliye Kumandanı addıyla daha müessirdir. En büyük mahzuru da şâyân-ı itimat bir kabine de, eğer İngilizlerin tesiriyle Halit Bey’in çekilmesini talep ederse çok fena bir sukut olur ve dikkat buyurulmuş olacaktır ki, âcizleri Trabzon muhîtini her yerden hassas addettiğim cihetle orada daima ordu ile kuvveti mezcederek bir siyaset takibini hayırlı gördüm. Ve elân öyledir. Şimdiye kadar Halit Bey’in ne şahsiyetini ve ne de bir kuvvetini Trabzon üzerinde göstermedim. Şimdi ise herkes gördü. Deniliyor ki, fırkası haricinde bulunan Halit Bey millî bir kuvveti temsil vazifesini ifa etmiştir. Hal bu vaziyette iken, şimdi Trabzon vilâyetinin başında Halit Bey’in resmen Fırka Kumandanlığı’nı idâre etmesi de artık câiz değildir. Bendenizce Halit Bey’in en muvâfık hal ve vaziyeti müheyyâ-yı istifade olan şimdiki mevki ve vaziyetidir. Halit Bey bendenize dahi bu bâbda mürâcaat etti. Kendi vaziyetini lâyıkıyla kendisine anlatmak için Erzurum’a davet ettim. Arz ettiğim esbâb ve tarz-ı cereyân hasebiyle de bir su-i zan ve tevile mahal kalmamış ve kalmayacaktır. Bu izâhât ve ma’rûzâtımdan sonra zât-ı samilerince mütehassıl kanaatin inbâsına inayet buyurulmasını ricâ ve ihtirâmâtımı takdim eylerim.
- O. 15 Kumandanı
Kâzım
Şifre |
Sivas, 5.10.35 |
On Beşinci Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerine
C: 2.10.35. Halit Bey hakkındaki ma’rûzâtım, mûmâileyhin izzet-i nefsinin cerihadar edilmemesi nokta-i nazarına ma’tûf idi. Kendisinin mürâcaati üzerine vâki olduğu iş’âr buyurulan vaziyet-i âhire için tamamen mütâlaat-ı âlilerine iştirak ederim efendim.
Mustafa Kemal
Vesika 105
Gayet mahremdir
Sivas’ta: Seryaver Cevat Bey’e
Kumandan Beyefendi, Paşa Hazretlerinin kendi hukukunu müdafaa ve muhafaza edeceklerinden pek ziyade emin bulunuyorlar. Kâzım Paşa’nın vaziyet-i âhiresinden müteessir olan Kumandan Bey, On Beşinci Kolordu’dan infikâk ile Kongre’yi âmir tanımaya karar vermiş ve bu fikirden Rüştü Bey’i haberdâr etmişken Kolordu’nun (ş) temînatından başka Miralay Rüştü Bey’in dahi sırf İngiliz müdahalesinden ictinâben Kâzım Paşa’nın resmen kumandaya başlattıramadığını ve Halit Bey’in İngilizlerin mevcudiyetinden dolayı Trabzon’a gidemeyeceği cihetle birkaç gün için kendisinin gönderildiğini ve Kâzım Paşa’nın bütün kumandanlardan ziyade Kumandan Bey’e itimâdı olduğunu namusu üzerine Kumandan Bey’e söz vermesi üzerine Halit Bey intizâr vaziyeti almış idi. Âhiren Kumandan Bey Üçüncü Fırka kumanda vaziyet-i hâzırasının tebdilini Kolordu’dan talep etti. Şayet Kolordu bu teklifi kabul ve icrâ etmezse bilâ-emir fiilen kumandaya ibtidâr eyleyeceğini ve karar-ı sâbık vechile Kolordu’dan ayrılarak Kongre’yi re’sen âmir tanıyacağını arz eylerim. Paşa Hazretlerini lüzumu vechile tenvîr buyurunuz efendim.
Fırka 3 Emir Zâbiti
Mülâzım-ı evvel
Tarık
Vesika 106
Osman ve Ferit Beylerle makine başında muhhaberât
Kastamonu’dan
Arz-ı teşekkür ediyorlar, iyiyiz Paşa Hazretleri; Kastamonu ’ya Ankara’dan başka hiçbir taraftan tezâhürât-ı milliyeye dair halk tarafından bir şeyler gelmiyor. Bu muhîtin hali gariptir. Samsun, Trabzon, Sivas, Erzurum, Harput, Bitlis, Van, Diyarbekir ilh... vilâyât efkâr-ı umumiyesi bizimle beraber değiller midir diye sualler karşısında kalıyoruz. Bu hususun buraca ehemmiyet-i fevkalâdesi vardır, temîn buyurulması. Burada hükümet-i hazıranın irtikâb ettiği caniyâne harekâta karşı bi’l-umûm ulemâ, eşrâf, tüccarân ve rüesâ-yı ruhaniye ve cemaat-i Hıristiyaniye ve memûrîn velhâsıl bütün halkın mukarrerâtıyla vâki olan ictimâda Düvel-i İtilâfiye mümessilleri dahil olduğu halde İstanbul’un kâffe-i makamâtına pek tehditkâr telgraflar umûmun imzası tahtında yazılmıştır ve işbu mukarrerât bi’l-umûm vilâyât ve elviyeye tebliğ kılınmıştır. Yalnız halk buna karşı diyorlar ki, bu gayr-i tabii ahvâl ne zamana kadar devam edecektir. Çünkü bu hain kabinenin bu telgrafları da tevkif ederek muhafaza-i mevkie çalışacakları şüphesizdir, bunlar bir dakika mevkilerinde fazla kalsa o nisbette fazla mazarrat ika’ ederler. Bunların temerrüdüne karşı ne gibi tedbir buyuruldu. Lütfen bizi tenvîr buyurunuz Paşam.
[Sivas]
Tezâhürât-ı milliye vatanın her köşesinde aynı salâbet ve hararetle mevcuttur. Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Harput, Erzincan, Dersim, Sivas, Samsun, Malatya, Maraş, Ayıntap, Kayseri, Niğde, Ankara, Karaman, Afyonkarahisar, Denizli ve ilh... en ufak köylerine kadar halk ve en ufak cüz’-i tâmmına kadar bütün ordularımız tamamen hassas ve vahdet-i kâmile halinde aynı istikamete müteveccih ve ittihâz ve tebliğ olunan mukarrerâtı harfiyen tatbik ve icrâ eylemektedirler. Yalnız Konya şehri şimdilik hâl-i atâlettedir. Fakat Konya’da On İkinci Kolordu Kumandanı evvelâ istifa edip çekilmek için bizden ricâ etmişti. Bugün vürûd eden telgrafta On İkinci Kolordu heyet-i umumiyesiyle tebliğ olunan mukarreratı fiilen icraya başlaması üzerine mani-i yegâne olan Vali Cemal Bey’in şaşaladığı bildirilmekte ve tazyikten kurtulan Konya ahalisinin dahi icabı gibi teşebbüse geçeceği temîn edilmektedir.
Fuat Paşa Hazretleri kâfi Kuvâ-yı Milliye ile Eskişehir’e dört saat mesafede kâin Cemşit mevkiine vâsıl ve her taraftan şehri ihata eylemiş olduğundan bugün Eskişehir’de bulunan İngiliz kuvvetleri kumandanı bir İngiliz heyetiyle Paşa’nın nezdine gelerek İngilizlerin harekât-ı milliyeye karşı tamamen bî-taraf bulunduklarını ve umûr-ı dahiliyemize kat’iyen müdahale etmeyeceklerini temîn eylemiş ve Fuat Paşa’dan kendilerine ilişilmemesini ricâ eylemişlerdir. Paşa da İngilizlere karşı hiçbir fikr-i taarruzumuz olmadığını yalnız hıyaneti tebeyyün eden Ferit Paşa Kabinesi’nin ıskatı için mecbur olursak her türlü harekete geçeceğimizi ve İngilizler tarafından alınan Kaymakam Atıf Bey’i talep ettiğini bildirmiştir İngilizler cevâben tamamen haklı olduğumuzu ve kendilerinin dahi bu muhik mutalebâtın is’âfına çalışacaklarını beyan ile avdet eylemişlerdir, İngilizler Merzifon’da bulunan kuvvetlerinin geriye alınması halinde memnun olup olmayacağımızı sormuşlar, pek memnun olacağımızı bildirdiğimizden derhal oradaki kuvvetlerini bütün ağırlıklarıyla beraber Samsun’a çekmişlerdir. Dün İstanbul’dan Fransa Sefareti’nden Lelong isminde bir Fransız bizimle görüşmek üzere memuren buraya vâsıl olmuştur. Elinde harekât-ı milliyemize tamamen tarafdâr olduklarına ve hükümetin mahkûm-ı sukut bulunduğuna ve her türlü arzularımızın Fransızlarca maa’l-memnuniye tatbikine âmâde bulunduklarına ve talimat itasına intizâr eylediklerine dair Franchet d’Esperey’nin yaverinden bir de mektubu hâmildir. İki gün evvel maiyetinde iki General ve on beş kadar zâbitten mürekkeb bir heyet bulunan Amerika Tahkik Heyeti Reisi General Habord dahi Sivas’a gelerek harekât-ı milliyenin meşrû’’iyetini ve lüzumunu ve hükümet-i merkeziyenin zaaf ve gayr-i meşrû’’iyetini beyan ve bütün maksatlarımızı ve kuvvetli olduğumuzu ve haklı olan mutalebâtımızın kabulünden başka çare olmadığını derhal İstanbul’a bildirmiş. Gerek Amerikalılarla ve gerek Fransızlarla olan işbu münasebatın gayet mahrem tutulmasını selâmet-i harekâtımız namına ricâ ederim. Hükümet-i merkeziye hakkında İstanbul’daki İtilâf Devletleri’nin Avrupa’ya verdikleri gizli bir ajansta Ferit Paşa Kabinesi’nin karîben sukut edeceği bildirilmiştir. Bir de bugün hükümet-i merkeziye İstanbul telgrafhanesinde kendi zamanlarında cereyân etmiş şifre ve açık muhhaberâtı tetkik ederek toplamakla meşgûl olmuştur. Bu da kendilerinin çekilmeye hazırlıklarına bir işarettir. Kastamonu’da yaptığınız gibi yukarıda isimlerini saydığım tekmil vilâyâtta dahi müteaddit imzalarla İstanbul’a telgraflar çekilmiş ve elân çekilmektedir. Bunların yekdiğere tebliğinde ihtimal ki ihmal ediyorlar. Kastamonu için bu hususta umûmun nazar-ı dikkatini celp ederiz. Bu çekilen telgrafların Kabine tarafından hıfz edilmesinin ehemmiyeti yoktur. Yalnız bu telgrafları Kabine’nin okuması kâfidir. Diğer taraftan bütün vesâit-i emîne ve serîa ile keşîdesi icap eden telgraflar ki umum milletin maksat ve talebini hulâsa etmektedir.
İstanbul’da gerek Düvel-i İtilâfiye mümessillerine ve gerek zât-ı şâhâneye îsâl edilmektedir. bi’t-tabi İstanbul’ca vaziyet-i umumiyemiz henüz bütün kudret ve vuzûhuyla anlaşılmaya başlanmıştır. Daha evvel de bu cihetin istihali mümkündü; fakat maa’t-teessüf Kastamonu vilâyeti gibi mühim bir merkez-i muhabere ancak Osman Beyefendi’nin himmetiyle tutulduktan sonra, Çorum’da doğrudan doğruya Harbiye Nâzırı’nın emriyle aleyhimize kuvvet hazırlayan Muhittin Paşa’nın entrikası keşfolunmuş, İstanbul’un nokta-i istinâdı kırılabilmiştir. Bugün istical eden Kastamonu halkı bu isticalini Osman Beyefendi’nin muvâsalatından evvel yapmış olsaydı ihtimal ki bugüne kadar netice alınabilirdi. İşte halkın bu gayr-i tabii ahvâl, ne vakte kadar devam edecektir sualine verilecek olan cevap şudur: Ne vakit ki Kastamonu halkı bu hali gayr-i tabii bulup endişeye düşmek zaafından kurtularak maksadımızı istihsal edinceye kadar sebat etmekte eser-i tereddüt göstermeyecektir, işte o zaman bu gayr-i tabii hal kendiliğinden zâil olacaktır. Kabine’nin temerrüdü tabiidir. Buna karşı başka tedbire kalkışmadan evvel ilk tedbirimizi hakkıyla ve her tarafta kat’iyetle tatbik etmek çarelerini düşünelim. Meselâ Bolu vaziyeti hakkında ne yapılmıştır, Bolu hizasına kadar tekmil mevâkiin İstanbul ile muhhaberât-ı resmiyesinin kat’ olunduğundan emin miyiz? Buna dair muntazır bulunduğumuz ma’lumât henüz vürûd etmedi.
Fuat Paşa Hazretleri birkaç güne kadar Eskişehir’e hâkim olacaklardır. Oradan Bilecik ve Bursa’daki teşkilât-ı milliyeye aynı kararı tatbik ettirecektir, zât-ı âlileri de Bolu ve hatta mümkün olursa ilerilere kadar vaziyetimizi teşmile muvaffak olursanız bu takdirde İstanbul Hükümeti kendini muallâkta bulacaktır; diğer taraftan da İngilizler dahil olduğu halde bütün Düvel-i İtilâfiye’nin kendilerinden yüz çevirdiklerini görünce temerrüde takatleri kalmayacağını zannederim. Maahaza bundan sonra da bir inad-ı echelâne ve eblehâneye devam etmek isterlerse her halde daha müessir tedbirler tatbikine imkân vardır. Çünkü asıl ahalinin tereddüt edebileceği cihet İngilizlerin hükümet-i merkeziyeyi tutarak birtakım harekât-ı fiiliye yapması ihtimali idi, halbuki yukarıda izah eylediğim vechile bugün için vaziyet elhamdülillah tamamen milletin lehindedir.
Maksadımızın en büyük düşmanı, harekâtımızda en ufak bir eseri zaaf ve endişe göstermek olur.
Muhittin Paşa’nın Niğde, Dersim Mutasarrıflarının Kuvâ-yı Milliye tarafından tevkif olunduklarını bittabî işittiniz.
Diyarbekir ve Sivas vilâyetlerinin aynı mealde Dersaadet’e çektikleri telgrafnameler zîrindeki imzaları berâ-yı ma’lumât burada zikrediyorum. (Mevzu-i bahis imzalar yazdırılmıştır) Bunların metinlerini ve diğer namütenahi denecek kadar çok olan telgrafnameleri yazmağa imkân yoktur, çünkü fi’l-hakika hatları uzun zaman işgal edecek kadar çoktur.
Kastamonu
Paşa Hazretlerinin lütfen bizi pek mükemmel tenvîr eden tebşîrâtlı izâhâtına teşekkür ederiz. Bolu ve havalisinin İstanbul hükümet-i merkeziyesiyle olan muhhaberâtı dünden itibaren kat’ ettirilmiştir. Yalnız her tarafta olduğu gibi buradan icap eden yerlere tezâhürât-ı milliyeyi göstermek üzere telgraflar yağdırmaya muvaffak olunamamıştır. İnşallah himmet-i devletleri ile bu da bir iki gün zarfında temîn edilecektir. İnebolu’dan İstanbul’a iade edilen Kastamonu Valisi, Dahiliye Nâzırı’ndan Zonguldak’ta âtideki emri almıştır: Bolu ve havalisi serbesttir. Zonguldak’a çıkınız, vilâyetin icap eden mahalleriyle muhabere ediniz ve emr-i ahîre kadar orada bekleyiniz, emrini alan Vali Zonguldak’tan İstanbul ile muhabere etmek üzere tehdide başladığını Vali Vekili ile bendenize haber verdiler. Gece alaturka saat altıya kadar muhabere edildi. Mevkûfen karardan Kastamonu’ya getirilmesi emri verildi ise de mutasarrıfının bazı mütâlaası dolayısıyla bu şık tatbik edilemedi, Vali ve beraber gelen Mektupçu dün sabah gece cereyân eden muhhaberâta ıttılâ peyda edince orada barınamayarak bitevfîkihi tealâ kemâl-i ihtişamla Dersaadet’e avdet buyurduklarını berâ-yı ma’lumât arz eyleriz efendim.
Kumandan, Miralay
Osman
Vali Vekili
Ferit
Vuku bulan arzu üzerine şu tafsilâtı verdim:
Ermenistan Cumhuriyeti denmekle maruf Erivan ve Nahcivan Ermenileri kendilerini hakikaten bir devlet olmuş zannıyla bazı mertebe vaziyetler almağa kalkıştı. Şarktan Azerbaycan Müslümanları çoktan hudutları dahiline girmiş ve ufak ufak muvaffakiyetli muharebelerle ilerlemekte bulunmuştu. Son günlerde Nahcivan civarında Azerbaycan İslâm kuvvetleriyle Ermenilerin yegâne fırkası karşı karşıya geldi, vuku bulan mühim bir muharebede Ermeniler kâmilen muzmahil ve perişan oldular ve bunun neticesinde Nahcivan’da bir hükümet-i Islâmiye teşekkül etti. Ermenistan Cumhuriyeti’nin gösterdiği kabiliyetsizlik Avrupa ve bilhassa Amerika nezdinde tamamen taayyün etmiştir.
Ermenilerin bir hükümet-i müstakille olarak idâre-i devlet edemeyeceklerine kanaat eylemişlerdir. Belki hükümet-i Osmaniye’nin bir vilâyet veya eyaleti olabilir, denilmektedir. Hele memâlik-i mahruse-i şâhâne dahilinde öteden beri dermeyan edilen Ermenistan muhtariyeti ve sâire gibi teklifler artık tamamen kuvvetini kaybeylemiştir. Adana havalisinde Fransızlara yaslanan Ermeniler de son günlerde çîn-i cebîn görmeye başladılar. Elhamdülillah mukadderâtımız pek parlak hükümlere iktirân edecektir.
Gözlerinizden öperim, müsterihâne uyuyunuz. Yalnız bi’l-vesile mühim bir noktayı hatırlatmak isterim. Meb’ûsları çabuk ve şâyân-ı arzu zevâttan intihap etmek lâzımdır.
Vesika 107
Konya’da K. O. 12, Erzurum’da K. O. 15, Ankara’da K. O. 20, Diyarbekir’de K. O. 13, Niğde’de Fırka 11 Kumandanlıklarına, Adana, Van, Erzurum, Trabzon, Bitlis, Diyarbekir, Elaziz, Kastamonu, Ankara, Konya, Hüdavendigâr vilâyetlerine ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Merkeziyelerine.
Erzincan, Canik, Kayseri, Maraş, Urfa, Niğde, Antalya, Isparta, Burdur, Denizli, Afyonkarahisar, Karesi, Eskişehir, Bolu, İzmit Mutasarrıfıklarıyla Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Merkeziyelerine.
Elaziz’de K. O. 1 Ahz-ı Asker Reisi Vehbi Beyefendi’ye
Giresun Heyet-i İdaresi’ne, Şehremaneti’ne
Beyanname
Sivas, 26.9.35
Ferit Paşa Kabinesi’nin pâk ve nezih Anadolu’da yegâne mülevves nokta-i istinâdı olan Konya Valisi Cemal Bey’in Konya’da vatan ve milletimiz aleyhinde ağyâra istinâden irtikâb eylemiş olduğu ihanetkârâne harekâtı cidden erbâb-ı hamiyeti ve bilhassa Konya ahali-i muhteremesini pek ziyade dil-hûn eylemekte idi. Bu defa mûmâileyh Cemal Bey’in harekâtındaki habâset orada bulunan ecnebilerin dahi nazar-ı nefretini mûcib olduğundan kendisi milletle karşı karşıya bırakılmıştır. Cemal Bey son bir hareketi mezbûhâne olmak ve bi’n-netice kendisini terk eden ecnebileri müdahaleye mecbur kılabilmek hayal-i bûsûduyla hapishanede bulunan bi’l-cümle kanlı katil mevkûfîni çıkarıpteslîh ve kendisine vasıta-i cinayet kılmak istemiştir. Artık bu kadar zelilâne ve denâetkârâne harekete müteşebbis olan bir şahsın Konya vilâyet-i şâhânesini daha fazla lekelemesine tahammül câiz olamayacağını takdir eden halk muktaza-yı hamiyet ve celâdetini göstermeye tevessülde tereddüt etmemiştir. Bunun farkına varan Cemal Bey bugün hempâları ile İstanbul’a firâr etmiştir. Mûmâileyhin İstanbul’a vusûlünden evvel derdesti me’muldür. Ferit Paşa ve Dahiliye Nâzırı Âdil Bey’in en zînüfûz zannettikleri alet-i mefsedetlerinin akıbetini millet-i necibemizin enzar-ı dikkatine ve Ferit Paşa Kabinesi’nin de nazar-ı ibretine vaz’ ederiz.
Heyet-i Temsiliye namına
Mustafa Kemal
Vesika 108
Telgraf |
Urfa, 18.9.35 |
Sivas Kongre Riyâset-i Âliyesine
Heyet-i Temsiliye’nin ve Kongre’nin harekâtı İngiliz Hükümeti’nce doğrudan doğruya Düvel-i İtilâfiye’ye karşı taarruz şeklinde telâkki olunmaktadır ve bu halin temâdisine Türk Hükümeti’nin ihdâs eylediği bir vaziyet mânası verilerek umum Osmanlı kıtası Düvel-i İtilâfiye’ce işgal-i askerî altına alınmak ve Türk Hükümeti’ne hitam verilmek gibi bir gayeye sevk edeceğini buradaki temas neticesi olarak hissedilmekte olduğundan vaziyet-i hâzıra saadet-i milleti imhâ edecek bir şekilden tevakkisini istilzam edecek bir surette Kabine ile itilâf husûlü vatan ve milletin selâmeti noktasından intizâr ve istirham olunur.
Urfa Mutasarrıfı
Ali Rıza
Telgraf |
Sivas’tan, 19.9.35 |
Urfa Mutasarrıfı Ali Rıza Beyefendi’ye
İkaz maksad-ı hayırhâhânesiyle keşîde buyurulan 18.9.35 tarihli telgrafname-i âlileri heyetimizce nazar-ı dikkate alındı ve ber-vech-i âti nikatın zât-ı âlilerine iblağı tensîb edildi.
- Heyet-i Temsiliye ve Sivas’ta mün’akid Umumî Kongre’nin mukarrerât ve icrââtı hiçbir vechile Düvel-i İtilâfiye’ye karşı taarruz şeklinde olmadığı Kongre’nin cihana ilân edilen beyannamesi muhteviyâtından mütezahir olduktan başka bu husus fi’liyât ile de tamamen sâbit olmuştur. Bu sübût zaman ile bütün vuzûhuyla tebeyyün edecektir. Binâenaleyh İngiliz Hükümeti’nin zâhib olduğunu zannettiğiniz telâkkide fâhiş ve azîm hata vardır. Zât-ı âlinize bu yolda telkinatta bulunanlar oradaki İngiliz kuvve-i işgaliyesi mensubîninden ise onların da zehâbındaki butlânı izâle etmek sizin için bir vazife-i milliye ve vicdaniyedir. Burada ve her yerde bulunan İngiliz ve sâir Düvel-i İtilâfiye mümessilleri hakikat-i hâli tamamen takdir etmişler ve milletin teşebbüsât-ı meşrû’asındaki hak ve isabeti teslim eylemişlerdir.
- Milletimizin hakk-ı meşrû’unu talep zımnında aldığı vaziyet sebebi ile Düvel-i İtilâfiye’nin umum Osmanlı vatanını işgal-i askerî altına almağa kalkışmaları vârid-i hâtır bile olamaz. Çünkü milletimiz İtilâf Devletleri’nden adl ü hakka mugayir harekâta değil, bu yolda şimdiye kadar hükümet-i merkeziyenin acz ü meskenetinden dolayı yapılmış olan hak-şikenâne muâmelâttan sarf-ı nazar etmelerine intizâr eder.
- Milletin, menâfi-i âliye-i vataniyeyi pâymâl eden ve hukuk-ı meşrû’a-i milliyeyi hainâne ve caniyâne teşebbüsât ve tedâbîr-i leîmeye fiilen kalkışmasıyla Kanun-ı Esasî’miz mûcibince bizzatihi ma’dûm olan Ferit Paşa Kabinesi’yle anlaşmasını tavsiye etmemiz vaziyet-i hakikiyeye henüz adem-i ıttılâınıza atfolunmaktadır. Bu sebeple zât-ı âlinizi ve Urfa ahali-i muhteremesini tenvîr maksadıyla bu telgrafa zeyl olarak icap eden ma’lumât ve izâhât ve talimat ita olunacaktır.
- Zât-ı âlileri gibi erbâb-ı hamiyetin vazifesi âmâl ve irâde-i milliye dairesinde milletin umûrunu tedvîr eylemektir. Makam-ı muallâ-yı hilâfet ve saltanata olan merbutiyet-i sadakatkârânemiz ancak bu suretle tecelli edecektir. Binâ enaleyh Ferit Paşa Kabinesi’ne itimat câiz olmadığına dair ora ahali-i necibesinin vuku bulacak mürâcaatı suretinin berâ-yı ma’lumât inbâsı Heyet-i Temsiliye kararıyla tebliğ olunur.
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal
Vesika 109
Bizzat halledilecektir. |
Ankara, 25.9.35 |
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
- Bu gece İstanbul telgrafhanesinden Fuat Paşa’yı telgraf başına istediler. Israrlarına binâen mahrem bulunduğu haber verildi. Sername ve imzası da Dahiliye Nezareti’nin vilâyet şifresiyle yazdırılan bir şifre yazdırdılar. Bunun hülâsası pâdişâhımızın beyannamesindeki irşâdât-ı âlimâneye tatbik-i hareket edilmek suretiyle halâs-ı vatanın müyesser olacağından milletin necîb fedakârlıklarının bedhâhâna işâat ile âlem-i medeniyette mutasavver gayeler suretinde tecelli ettirilmesinden, hükümet ve milletin ayrılığı müdahale-i ecnebiyeyi davet edeceğinden ve konferans hakkımızda karar verirken bu ihtilâfın nişane-i hayr u selâmet olmayacağından ibarettir. Neticede müdîrân-ı harekât ile görüşmek üzere zevât-ı âliye ile bildirilecek yerde mülâkatı emr-i vâki suretinde arz ve vaktin darlığından cevap beklenilmektedir. Ve selâmet-i vataniyeye ait bu tekarübün müstelzimi bulunan iki vech-i makamın bunu hüsn-i niyetle kabul ve ictihadı fikre, şahsa ve şerefe merbût masûniyeti temhidat-ı müselsele ve kâmile ve ciddiyet ve itina ile ilâve edildiği ve âmâde-i cevap olduğu da ilâve edilmektedir. Telgrafı yazan bu zat Erkân-ı Harbiye Mirlivalarından Abdülkerim Paşa’dır. Kendisinin söz verdiği bu telgrafa Ticaret ve Ziraat Nâzırı Hadi Paşa vesatetiyle ve aynı şifre ile cevap intizârındadır. Mûmâileyh bu hilesi ile mürâcaatın bizden olduğunu ilân ve işâa etmek istediği anlaşılıyor. Telgraf başında intizârda bulunduklarından bir dakika evvel kabul edilip edilmeyeceği ile ne cevap verileceğinin iş’ârı müsterhamdır.
20 K. O. K. Ali Fuat Paşa Hazretlerine yazılmıştır.
- O. 20 Kumandan Vekili
Mahmut
Vesika 110
25.9.335
Saat: 7 sonra
Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine
Mahmut Beyefendi’ye
Telgrafnamenizi okudum. Fuat Paşa Hazretlerinin elân bulunduğu yerden makine başında İstanbul ile görüşebileceğini zannetmiyorum. Fi’l-hakika böyle ise Kerim ve Hadi Paşalara Fuat Paşa Hazretlerinin Ankara’da bulunmayıp meşgûl olduğunu ve fakat görüşmek arzu eyledikleri takdirde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Sivas’ta hazır bulunan Heyet-i Temsiliyesi’nin ve bunlar miyanında Kerim Paşa Hazretlerine muhabbet-i hususiyesi olan Mustafa Kemal Paşa ile makine başında arzu eyledikleri tarzda görüşmek mümkün olduğunu bildirirsiniz. Yalnız Fuat Paşa’nın İstanbul’la görüşmek istediği hakkındaki sözleri doğru olamaz, binâenaleyh onlar görüşmek arzusunda iseler kaydında dikkatli bulunmak lâzımdır. Her halde bu zevâtın görüşmeğe hâhiş-ker oldukları takdirde Sivas’la görüşmeleri daha serî olur.
S — Bu zevât İstanbul’da makine başında mıdırlar?
C — Hayır. Şimdi makine başında değillerdir. Dün gece makine başında idiler efendim.
S — İstanbul’a telgrafı verdiniz mi ?
C — Şimdi yazılmaya başlanmıştır.
S — Telgrafı alan zata bunun şimdi icap edenlere îsâlini ihtar etsinler.
C — Deraliyye’deki Merkez Müdürü bekliyor. O zat alacaktır Beyim.
Mahmut Bey’in İstanbul’a cevâbı
Cevap |
Ankara’dan, 25.9.335 |
Ankara’dan:
— Fuat Paşa’nın olduğu yerden biz bile bazan bi’l-vasıta telgraf yazdırabiliyoruz. Emr-i âlileri şifre ile ve fakat sernamesiz olmak ve telgrafnamede evvelki şifreyi yazdıran memur vasıtasıyla iblâğ edeceğiz. Yazacağımız metni şimdi size okuyacağım efendim.
Sivas’tan:
— Pek güzel!
— Kâmilen şifre yapılacak. “Erkân-ı Harbiye Mirlivalarından Abdülkerim Paşa Hazretlerine: Fuat Paşa Hazretleri Ankara ’da olmadığından telgrafınızı iblâğ etmek mümkün olmuyor. Görüşmek arzu ettiğiniz takdirde Rumeli ve Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Sivas’ta hazır bulunan Heyet-i Temsiliyesi ile ve bunlar arasında bilhassa Abdülkerim Paşa Hazretlerine muhabbet-i mahsusası olan Mustafa Kemal Paşa Hazretleriyle makine başında görüşmenizin mümkün olabileceğini arz eylerim efendim.”
- O. 20 Kumandan Vekili
Mahmut
Sivas’tan:
— Çok muvâfıktır, İstanbul’dan verdikleri telgrafı aynen verir misiniz?
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle