Mısır ya da resmî adıyla Mısır Arap Cumhuriyeti
Mısır ya da resmî adıyla Mısır Arap Cumhuriyeti ya da kısa ve yaygın adıyla sadece Mısır denilir.
Mısır, cumhuriyetle yönetilen bir Arap ülkesidir. Halkının çoğunluğu Müslüman Araplardan oluşur. Başkenti Kahire'dir. Ülkenin Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi'dir. Ülke Başbakanı ise İbrahim Mehlab'dır. Mısır'ın yasama organı ise Mısır Halk Meclisi'dir.
Kuzey Afrika'nın nüfusu en büyük olan ülkesidir. Nüfusun büyük bir bölümü Nil Nehri boyunca yerleşmiştir. Akdeniz ve Kızıldeniz'e kıyısı bulunan Mısır'ın, batısında Libya, güneyinde ise Sudan yer almaktadır. Mısır, Asya kıtasında yer alan kısmı Sina Yarımadası üzerinden Filistin ve İsrail ile komşudur. Mısır'dan geçen Nil Nehri, sularını Akdeniz'e boşaltmaktadır. Medeniyetin beşiği olan Orta Doğu'da bulunan bir ülkedir. Ülke 1.010.000 kilometre kare kapsayan bir toprak parçasına ve 2012 tahminiyle yaklaşık 90 milyon nüfusa sahiptir.
Mısır'ın yaklaşık 7000 yıllık bir geçmişi vardır. İlk medeniyetten bu yana birçok yönetim, ülke ve kavim gelmiş ve geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bir vilayeti olmuştur. 1922'de Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazanmış ve 1953'te Cumhuriyet ilan edilmiştir. En son 2011 Mısır Devrimi ile 32 yıl Mısır'ı yöneten Hüsnü Mübarek gitmiştir ve ülke demokrasiye geçiş sürecine başlamıştır. Bu süreç, 3 Temmuz 2013'te seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin bir darbe ile görevden alınmasıyla kesintiye uğramıştır.
Uluslararası alanda çoklu ilişkileri vardır. İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve Asya Birliği'ne üye olmakla beraber, hem doğu hem de batı ülkeleri ile dengeli ilişki içindedir.
Tarihi
Mısır'ın yaklaşık 7 bin yıllık köklü bir geçmişi vardır. Bu dönem içinde birçok ülke, kavim, kişi ve yönetim Mısır'ı bir dönem yönetmiştir. Mısır tarihi aşağıdaki dönemlere ayrılır:
- Mısır İmparatorluğu
- Hanedanlar öncesi dönem - MÖ 3150'den önce
- Firavunlar dönemi
- Erken hanedanlar dönemi MÖ 3032 - MÖ 2707
- Eski Krallık MÖ 2707 - MÖ 2216
- Birinci aradönem MÖ 2216 - MÖ 2025
- Orta Krallık MÖ 2010 - MÖ 1793
- İkinci aradönem MÖ 1648 - MÖ 1550
- Yeni Krallık MÖ 1531 - MÖ 1075
- Üçüncü aradönem MÖ 1075 - MÖ 652
- Geçdönem MÖ 652 - MÖ 332
- Yunan Roma Dönemi MÖ 332 - MS 395
- Bizans dönemi 395 - 638
- İlk İslam zamanı 640 - 868
- Tolunoğulları 868 - 905
- Abbasiler 905 - 935
- Akşitler 935 - 969
- Fatımiler Devleti 969 - 1171
- Eyyubiler Devleti 1171 - 1250'
- Memlûk Devleti 1250 - 1517
- Osmanlı Devleti 1517 - 1805
- Mısır Napolyon çıkarması 1798 - 1802
- Mehmet Ali Paşa Hanedanı 1805 - 1882
- İngiliz egemenliği 1882 - 15 Mart 1922
- Mısır Krallığı 19 Nisan 1922 - Temmuz 1952
- Mısır Cumhuriyeti 18 Haziran 1953 - 1 Şubat 1958
- Birleşik Arap Cumhuriyeti 1 Şubat 1958 - 2 Eylül 1971
Antik Mısır
Antik Çağ'daki en büyük medeniyetlerdendir. Kuzeydoğu Afrika'da Nil Nehri'nin denize ulaştığı yarısı çevresinde yayılmış antik bir uygarlıktır. Uygarlığın yayıldığı bölge, bugünkü Mısır toprakları içinde yer almaktadır. MÖ 3.050 yılları civarında kuruluşundan önce, "Aşağı Mısır" (Nil Deltası ve güneyi, şimdiki Kuzey Mısır) ve "Yukarı Mısır" (Teb kenti merkez olmak üzere günümüz Güney Mısır'ı) olarak ikiye ayrılmaktaydı. Uygarlık, MÖ 3.150 dolaylarında ilk firavunun yönetimi altında Aşağı Mısır'ı ve Yukarı Mısır'ı politik olarak birleştirdi. Bu politik birlik 3 bin yıl boyunca sürdü.
Yukarı Mısır'ın tarihine değin bulunan en eski bilgiler MÖ 6000'li yılları göstermektedir; ancak kurucusu Tiu'nun doğum tarihi ya da yaşadığı dönem hala sırdır. Aşağı Mısır'a gelince, bilinen kurucusu Ro en ünlü kralı da Akrep Kral filminde de ilham alınan Scorpion of Egypt (Mısır Akrebi), Zekhen'dir. Yukarı Mısır'ı kendi yönetimi altında birleştiren Zekhen'den sonra kral olan Narmer, Delta bataklıklarına doğru yayılmayı sürdürmüştür.
Narmer'in Kuzey Mısır'daki; Wazner'in güney Mısırdaki egemenliği sonrasında; Hor-Aha (ya da Menes olarak bilinir) birleşik Mısır İmparatorluğu'nun ilk firavunuydu ancak Antik Mısır tarihinde, arada Orta Krallık olarak adlandırılan görece istikrarsız dönemlerin yaşandığı bir dizi istikrarlı krallık dönemleri yer almaktadır. Antik Mısır, Yeni Krallık döneminde en gelişkin düzeyine ulaştı. Ardından, ağır seyreden bir gerileme dönemine girdi.
Eski Mısır uygarlığının başarısı, kısmen Nil Vadisi'nin koşullarına uyum sağlamakta gösterdiği beceriden gelmektedir. Taşkınların öngörülmesi ve verimli vadinin kontrollü sulanması, toplumsal ve kültürel gelişmeyi besleyen ürün fazlasının üretilmesini sağlamıştır. Ürün fazlasının kullanılmasıyla siyasi otorite, Nil vadisi ve onun civarındaki çöl arazisindeki madenleri işletmek, özgün bir yazı sistemini erken evrelerde geliştirmek, karmaşık inşa ve tarım projelerini hayata geçirmek, dış dünya ile ticareti geliştirmek ve yabancı istilacıları uzak tutmaya ve Mısır üstünlüğünü kabul ettirmeye yönelik bir askeri yapılanışı sağlamak için gerekli kaynakları sağlamıştır. Bu yöndeki faaliyetleri harekete geçiren ve planlayıp örgütleyen, seçkin yazmanlardan oluşan bir bürokrasi, dini liderler, bir Firavun'un denetimi altındaki yöneticiler topluluğuydu. Bu unsurlar, aynı hedeflere yönelik olarak yönlendirildi ve bölgede yerleşik insanları, ayrıntılı düzenlenmiş bir dini inançlar sistemi çerçevesinde bir araya getirdi.
Roma Dönemi
Antik Mısır, son dönemlerine doğru birbiri ardına gelen dış güçler karşısında yenilgilere uğradı ve MÖ 31 yılında, erken Roma İmparatorluğu tarafından istila edilerek firavunların egemenliğine son verildi, Roma'nın bir eyaleti haline getirildi ve uzun yıllar öyle kaldı.
Başkent ve ülke merkezi İskenderiye oldu. Bu süre içinde Mısır'da ekonomik ve mimari gelişmeler yaşandı. Bunun yanında Roma-Mısır kültürü kaynaşması da oldu. Yunan mimarisi ve kültürü, Mısır'a ulaştı.
Arap ve Osmanlı Egemenlikleri Dönemi
Bu dönemde İslam'ın yayılmasıyla birlikte Arapların giriştiği fetihler Mısır'ı da tehdit etmeye başladı. Mısır üzerine 639'da yürüyen Amr bin As komutasındaki Arap kuvvetleri delta bölgesinin doğusundaki direnişi kırarak 641'de Doğu Roma İmparatorluğu'nu (Bizans) barış yapmaya zorladı. Bizans kuvvetlerinin geri çekilmesinden sonra 642'de İskenderiye de Arapların eline geçti.
Mısır'ı kısa sürede fetheden Araplar başlangıçta kurulu düzeni bozmaktan kaçınarak vergi ödemek karşılığında Hıristiyanlara dinsel özgürlük tanıdılar. İlk Arap yerleşimi olarak Nil'in doğu kıyısında kurulan el-Fustat uzun süre tek Müslüman merkezi olarak kaldı. Araplaştırmanın ağır bir süreç izlemesi nedeniyle Arapça resmi dil olarak Yunancanın yerini ancak 706'da alabildi. Mısır; Emevi ve Abbasi halifeleri döneminde 200 yılı aşkın bir süre valiler aracılığıyla yönetildi. Ülke, aynı dönemde Arapların Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika'daki kara ve deniz yoluyla giriştiği yayılma savaşlarında önemli bir üs görevi gördü.
Bağdat'taki halifelik merkezinden Mısır'ı yönetme güçlüğü sonraki yıllarda sık sık vali değişikliğine başvurmaya yol açtı. IX. Yüzyılın ortalarından itibaren Bağdat tarafından gönderilen valilerin yerini valiliklerini Bağdat'a tasdik ettiren Türk komutanlar aldı. Itah (Aytah) Türkî (847-848), Hakan oğlu el-Fethi't-Türkî (856-861), Dinar oğlu Yezidi't-Türkî (856-867), Müzahimü't-Türkî (867-868), Ahmedü' Türkî (868) ve Uluğ Tarhan oğlu Uzcur Türkî (868) Sudan ile birlikte Mısır'a valilik yapan ilk altı Türk komutandır. 15 Eylül 868'de bir başka Türk vali Ahmed bin Tolun Mısır'a gelerek Mısır'da ilk Türk hanedanını kurmuştur.
Tolunoğulları
Kurucusu Dokuz Oğuzlardan Tolun Bey'in oğlu Ahmet Bey'dir. Hanedan 15 Eylül 868'den 905'e dek sürmüş ve Mısır'a istikrar ve bayındırlık getirmiştir. 878'den itibaren Filistin ve Suriye de Mısır'dan yönetilmiş, son dönemlerinde ise iç kargaşalarla boğuşan devlet Abbasilerin sevkettiği ordu tarafından sonlandırılmıştır.
İhşidiler
Abbasilerin 905'te Mısır üzerindeki hakimiyetlerini yeniden tesis etmelerine rağmen Türk kökenli valilerin idaresi devam etmiştir. Bağdat'tan gönderilen Ebu Mansur Tekin bin Abdullahi'l-Hazar (910-915, 919-921, 924-933), Kaygalık oğlu Ebu'l-Abbas Ahmed (923-924, 933-935) ve Abdullahi'l-Hazar oğlu Muhammed (933) yine Türk kökenli valilerdi.
Bu dönemde Mısır Fatımilerin saldırılarına hedef olmaya başladı ve iç güvenliğin sağlanmasında da sıkıntılar devam etti. 935'te valiliğe getirilen Ferganalı Türk Muhammed bin Tuğc, iki yıl sonra aldığı İhşid (Eski Farsça hükümdar) unvanı altında düzeni sağlamayı başardı, kendi hanedan devletini kurdu ve Tolunoğulları gibi Suriye'yi kendisine bağladı. Kafur'un ölümü (968) üzerine tahta hanedanın çocuk yaştaki bir üyesi geçti. Bu durumdan yararlanan Fatımiler 969'da bir Berberi ordusuyla Mısır'ı işgal ettiler ve Mısır'daki bu ikinci Türk hanedanına da son verdiler.
Osmanlı dönemi
Bizans İmparatorluğu ülkeyi bir süre kontrol etti. Ancak İslam İmparatorluğu'nun askerleri sefere girdi ve Bizanslıları yenerek Mısır'ı aldı. Böylece Mısır, Müslüman-Arap bir ülkeye dönüştü. Sünni İslam kısa sürede Mısır'da yayıldı ve İslam Halifeliği tarafından kontrol edilen Mısır Fatimiler, Memlükler (devletin asıl adı Türkiye Devleti) ve Eyyubiler tarafından uzun yıllar yönetildi.
Daha sonra 1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in Ridaniye Muharebesi'yle Memlûk Sultanlığı'nı yıkarak Mısır'ı Osmanlı topraklarına katması sonucunda Mısır Eyaleti kurulmuştur. Halifelik de Türklere geçmiştir.
1798 yılında Fransa eyalete çıkarma yapmıştır. 1805 yılında vali olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa bağımsız olarak hareket etmeye başlamış 1833'te Konya'da 1839'da Nizip'te Osmanlı ordusunu mağlup ettikten sonra 1841'de Kavalalılar Hanedanı tarafından yönetilecek olan, iç işlerinde serbest dış işlerinde Osmanlı Devleti'ne bağlı Mısır Hidivliği'ni kurmuştur. Böylece Mısır Eyaleti ortadan kalkmıştır.
İngiltere 1882'de Mısır'ı işgal etmiştir. Fakat, Osmanlı Devleti, Mısır'daki egemenliğinden vazgeçmeyerek Mısır hükümetini ve Hıdiv'i İngiltere'ye karşı savunmasız bırakmamış, en azından kolay lokma yapmamış,1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başında İngiltere Mısır'ı ilhak ettiğini açıklamıştır. Lozan Antlaşması'nın 17. maddesinde "Türkiye'nin, Mısır ve Sudan üzerindeki bütün hak ve dayanaklarından feragatinin hükmü 5 Kasım 1914 tarihinden geçerlidir." hükmü yer almıştır.
Britanyalı Dönemi
1882 ile 1922 yılları arasında Britanya işgali altındaki Mısır'ın fiilen Osmanlılardan kopması ve öteden beri süren Britanya-Fransa rekabetinin Britanyalılar lehine noktalanması gibi iki önemli sonuç doğurdu. Maltız olayı gerekçesi ile Mısır'ı işgal eden Britanyalılar, Mısır'da, Osmanlıların ve Avrupa devletlerinin gösterdiği tepkiyi göz önüne alarak resmi bir siyasi denetim kurmaktan kaçınmakla birlikte, stratejik çıkarlarını güvence altına almadan Mısır'dan çekilmeye niyetleri olmadıklarını da ortaya koydular.
Britanyalı işgal kuvvetleri iyice zayıflamış olan hidiv yönetimini güçlendirmek yerine hidivi istekleri doğrultusunda hareket edecek sembolik bir güç olarak ayakta tutma yolunu seçtiler. Aynı dönemde İstanbul'daki Britanyalı büyükelçisinin Mısır'la ilgili olarak hazırladığı raporda yönetimde köklü değişikliklerin gereğine işaret edilerek bunun ancak askeri işgal altında yürütülebileceği görüşüne yer veriliyordu. 1883'te tam yetkili temsilci ve başkonsolos olarak Mısır'a gönderilen Sir Evelyn Baring benzer görüşleri savunarak Britanyalı hükümetini Örtülü Protektorapolitikasını benimsemeye ikna etti.
Britanyalılar, müdahaleye uluslararası bir meşruluk kazandırmak amacıyla, Mısır'ın mali durumunu düzelterek bütçe fazlasıyla özellikle Fransa'ya olan borçlarını düzenli olarak ödemeye başlamasını ve Süveyş Kanalını hem barış, hem de savaş döneminde açık tutma sözü vererek uluslararası muhalefetin önemini yitirmesini sağladılar. Bu arada Britanyalılar, danışman sıfatı taşıyan yöneticilerini kilit noktalara yerleştirerek Mısır Hükümeti üzerinde dolaylı ama son derece etkili bir denetim sistemi kurdular.
Babasının ölümünden sonra genç yaşta hidiv olan Abbas Hilmi Paşa Örtülü Protektora yönetimine tepki göstererek 1893'te kukla başbakan Mustafa Fehmi'yi başbakanlıktan uzaklaştırdı. Britanyalılar tepki olarak Hidiv Abbas Hilmi Paşa'nın yetkilerini kısıtladılar. 1890'ların sonlarında ortaya çıkan milliyetçi akımlar, özellikle yayın ve propaganda çalışmaları temelinde örgütlenmeye çalıştı. Abbas Hilmi Paşa'dan da destek alan hareket, Sudan'ın yeniden Mısır'a bağlanması için yürütülen kampanyalar sırasında (1896-98) geniş bir kitle desteği buldu. Daha sonra kâğıt üzerindeki Britanyalı-Mısır ortak yönetimine karşın Sudan'ın bir Britanyalı sömürgesine dönüştürülmesi, milliyetçi tepkilerin derinleşmesinde önemli rol oynadı.
Zamanla kalıcı bir nitelik kazanan Britanyalı işgaline karşı duyulan tepki son derece yoğunlaştı. Haziran 1906'da bir Britanyalı subayını öldüren Denşavay köylülerinin acımasızca cezalandırılmasıyla başlayan karışıklıklar, büyük bir boyut kazanarak Sir Evelyn Baring'in görevinden ayrılmasına yol açtı. Yeni yüksek temsilci Sir Eldon Gorst Britanyalı denetimini gevşetmeye ve Mısır kurumlarının daha etkili bir konum kazanmasını sağlamaya çalıştı.
I. Dünya Savaşı'nda Osmanlılara savaş açtıktan hemen sonra resmen protektora yönetimini ilan eden Britanyalılar Abbas Hilmi Paşa'yı hidivlikten uzaklaştırarak amcası Hüseyin Kamil'i sultan unvanıyla başa geçirdiler. Böylece Britanyalı güdümündeki Mısır Sultanlığı kurulmuş oldu. Savaş'tan hemen sonra Saad Zaglul Paşa başkanlığındaki üç Mısırlı siyasetçi, İngiliz hükümetine bağımsızlık konusunun görüşülmesini önerdiler. Britanyalı hükümetinin öneriyi reddetmesi ve Saad Zaglul'un tutuklanması ülke çapında kitle gösterilerine yol açtı. Mısır'a gönderilen Lord Edmund Allenby, milliyetçilere ödün vererek bir uzlaşma politikası izledi. Saad Zaglul serbest bırakıldı ve ülke düzeyinde bir örgüte dönüşmüş olan Vafd, Mısır'ın en etkili siyasi gücü haline geldi. Lord Allenby, Britanyalı çıkarlarını koruyacak bir antlaşmayı sonraya bırakarak tek yanlı bağımsızlık ilan edilmesini (Şubat 1922) sağladı. Böylece Mısır sorunlarla dolu olarak bağımsızlığını kazanırken, Ahmed Fuad da I. Fuadadıyla kral unvanı aldı.
Krallık
Mısır Sultanlığı'nın 28 Şubat 1922'de Birleşik Krallık'tan tek taraflı olarak bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Ahmed Fuad Paşa, I. Fuad adıyla kral unvanını aldı. Kralın yürütme yetkilerini belirleyerek iki meclisli bir yasama organı oluşturan ve Mısır'ı bir meşruti monarşi durumuna getiren yeni anayasa Nisan 1923'te yürürlüğe girdi. Ardından hazırlanan seçim yasasıyla erkeklerle sınırlı olmak üzere genel oy hakkı tanındı. Yasaya göre Temsilciler Meclisi'nin bütün üyeleri, Senato üyelerinin de yarısı doğrudan seçimle belirlenecekti. Aslında Mısır'da ne bağımsızlık, ne de anayasal yönetim süreci tam anlamıyla oturmuş sayılabilirdi. Çünkü kutuplarını kral, Vafd Partisi ve Birleşik Krallık'ın oluşturduğu karmaşık siyasi mücadele bütün belirsizliğiyle sürdüryordu.
Halk desteği zayıf olan Kral Fuad, Vafd ve İngiltere arasındaki çekişmeden yararlanarak konumunu sağlamlaştırmak istiyordu. Halkın gerçek temsilcisi durumunda olan Vafd Partisi bir yandan İngiliz egemenliğine son verecek bir bağımsızlığı, bir yandan da kralın yetkilerini kısıtlayacak bir anayasal yönetimi savunuyordu. Ama önderleri arasında İngilizlerle ya da kralla uzlaşarak iktidarı ele geçirme eğilimi güçlüydü. Çeşitli bölünmelere yol açan bu yapı, Vafd içinde sürekli kopmalara elverişli bir ortam hazırlıyordu. Bunun ilk örneği daha 1922'de kurulan Liberal Anayasacı Parti'ydi. Ekonomik çıkarlarının yanı sıra Süveyş Kanalı'nın denetimini güvence altına almak isteyen Birleşik Krallık ise böyle bir antlaşmayı imzalayacak güçlü ve istikrarlı bir yönetimin oluşmasından yanaydı. Ama büyük ödünler koparmak için tarafları birbirine karşı kullanmaktan da kaçınmıyordu.
Ocak 1924'teki ilk genel seçimi Vafd Partisi'nin kazanması üzerine Saad Zaglul'un kurduğu hükümet, İngilizlerle yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması ve kralla ortaya çıkan gerginlikler yüzünden ancak birkaç ay başta kalabildi. Vafd Mart 1925'teki seçimden de en güçlü parti olarak çıktı; ama parlamento toplandıktan hemen sonra dağıtıldı. Ülke bir yılı aşkın bir süre kararnamelerle yönetildi. Mayıs 1926'daki üçüncü seçimi gene Vafd Partisi'nin kazanmasına karşın, İngilizlerin baskısıyla hükümeti Liberal Anayasacı Adli Yeken kurdu. Kral ve parlamento arasındaki çekişmeler karşısında istifa eden Adli Yeken'in yerine gene aynı partiden Abdülhalik Servet başbakan oldu. İngilizlerle antlaşma taslağını meclisten geçiremeyen yeni hükümet çekilmek zorunda kaldı (Mart 1928). Vafd'ın yeni önderi Mustafa Nahhas'ın başbakan olması üzerine, kral parlamentoyu dağıttı. Aralık 1929'daki dördüncü seçimin ardından yeniden bu görevi üstlenen Nahhas'ın başlattığı antlaşma görüşmeleri Sudan sorunu nedeniyle kesintiye uğradı. Kralla da çatışmaya giren hükümet Haziran1930'da istifa etti. İsmail Sıdki'yi başbakanlığa atayan kral anayasayı yürürlükten kaldırarak kendi başına yeni bir anayasa ve seçim yasası çıkardı. Vafd'ın boykot ettiği Haziran1931'deki seçimden güçlü çoğunlukla çıkan İsmail Sıdki'nin kurduğu hükümet Eylül 1933'e değin görevde kaldı.
Saraya bağlı hükümetler aracılığıyla yönetimi sürdüren Kral Fuad, iç ve dış baskılar karşısında Nisan 1935'te eski anayasayı yeniden yürürlüğe koydu. Ama bir yıl sonra yerini genç oğlu Faruk'a bırakarak öldü. Mayıs 1936'daki seçimler sonunda üçüncü kez başbakan olan Nahhas, Ağustos 1936'da İngilizlerle bir karşılıklı savunma ve ittifak antlaşması imzaladı. Temmuz 1937'de fiilen krallık görevini üstlenen Faruk, Vafd'dan çıkarılan Mahmud Fehmi Nukraşi ile Ahmed Mahir'in Saadçi Grup'u oluşturmasından da yararlanarak Nahhas'ı başbakanlıktan uzaklaştırdı. Nisan 1938'deki seçimlerde Vafd yalnızca 12 sandalye kazanabildi.
Kral Faruk, II. Dünya Savaşı'nın başlarında İngilizlerin Mısır'dak üsleri kullanmasına ses çıkarmamakla beraber tarafsız kalmaya çalıştı. İngiliz karşıtı eğilimlerin giderek güçlenmesinden kaygılanan İngilizler, Almanya'nın Mısır'a saldırmaya hazırlandığı 1942 başlarında krala baskı yaparak İngilizlerle iş birliğinden yana olan Nahhas'ı başbakanlığa getirmesini sağladılar. Vafd izleyen genel seçimlerde büyük bir başarı elde ettiyse de milliyetçi çizgisinin bulanması ve iç çekişmeler nedeniyle büyük yara aldı. Ekim 1944'te görevden alınan Nahhas'ın yerine Ahmed Mahir, ardından Mahmud Fehmi Nukraşi geçti. Bu arada Mısır Şubat 1945'te Almanya ve Japonya'ya resmen savaş açtı.
Savaş sonrasında İngiliz birliklerinin çekilmesini ve Sudan'daki İngiliz denetiminin sona ermesini sağlamaya yönelik milliyetçi talepler, 1936 tarihli antlaşmanın gözden geçirilmesini gündeme getirdi. Konumu sarsılan Vafd'ın gerilemesiyle siyasi sahnede radikal güçler öne çıktı. 1928'de kurulan Müslüman Kardeşler örgütü reformcu bir İslam hareketi olmaktan çıkarak militan bir kitle örgütüne dönüştü. Kahire'de kitle gösterileri ve şiddet eylemleri giderek sıklaştı. Mısır hükümetlerinin, büyük bir tepki odağı haline gelen antlaşmayı değiştirmek için İngilizlerle yürüttüğü görüşmeler, Sudan sorunu nedeniyle çıkmaza girdi. Mısır'ın Temmuz 1947'de konuyu Birleşmiş Milletler'e götürmesi de kilitlenmeyi çözemedi.
Cumhuriyet
Milliyetçi dalgayı etkileyen önemli bir öğe de Arap dünyasındaki genel sorunlara karşı artan ilgiydi. Geçmişte Mısır milliyetçiliği kendi yerel koşulları içinde orataya çıkmıştı. 1936'dan sonra Filistin sorunuyla ilgilenmeye başlayan Mısır, Arap Birliği'nin (1943-1944) oluşmasında öncü bir rol oynadı. I. Arap-İsrail Savaşı'nda (1948-1949) alınan ağır yenilgi Arap davasına bağlılığı güçlendirirken, siyasi istikrarsızlığı da derinleştirdi. Müslüman Kardeşler'in şiddet eylemleri yoğunlaştı. Örgütü sindirmeye çalışan Nukraşi bir suikast sonucunda öldü.
Vafd'ın Ocak 1950 seçimlerini kazanmasından sonra başbakan olan Nahhas, İngilizlerle bir uzlaşmaya varamayınca Ekim 1951'de tek yanlı olarak savunma antlaşmasını ve Sudan'la ilgili antlaşmayı bozdu. İngiliz karşıtı gösterileri kanal bölgesindeki birliklere yönelik gerilla saldırıları izledi. İngilizlerin Ocak 1952'de İsmailiye'de giriştiği askeri harekat Kahire'deki gösterileri daha da tırmandırdı. Art arda gelen hükümet değişiklikleri de ülkeyi tam bir siyasi bunalım içine soktu.
Mısır'da giderek belirginleşen iktidar boşluğunu, Temmuz 1952'de bir darbeyle krallığı devirerek yönetime el koyan Hür Subaylar Hareketi doldurdu. 18 Haziran 1953'te cumhuriyet ilan edildi. 1953'te ilan edilen Mısır Cumhuriyeti 1958 yılında, II. Dünya Savaşı sonrası 1946'da Fransızların Suriye'den resmen çekilmesiyle kurulmuş olan Suriye Cumhuriyeti ile birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyetini kurdular.
Birleşik Arap Cumhuriyeti
Mısır ve Suriye arasında 1 Şubat 1958'de ilan edilen ve her iki ülkedeki plebisitlerle (referandum) onaylanan siyasi birleşme. Bir askerî darbenin ardından Suriye'nin Mısır'dan bağımsızlığını ilan etmesiyle, 28 Eylül 1961'de son buldu. Birliğin dağılmasına karşın Mısır, Birleşik Arap Cumhuriyeti adını 2 Eylül 1971'e değin korudu. O tarihte bugünkü resmi adı olan Mısır Arap Cumhuriyeti ismini aldı.
Devrim
Yasemin Devrimi'nin öncülüğünde, 25 Ocak 2011'den beri Mısır'da devam eden, halkı mevcut yönetime karşı seferber olmaya çağıran sokak gösterileri, protestolar ve sivil itaatsizliklerin bütünüdür. Gösteriler ve isyanların polis şiddeti, olağanüstü hâl, işsizlik, asgari ücretleri azaltma isteği, barınma eksikliği, yiyecek sıkıntısı, yolsuzluklar, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve kötü hayat koşulları üzerine başladığı rapor edildi. 11 Şubat 2011 tarihinde Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek gösteriler nedeniyle istifa etti.
2013 Mısır Askeri Müdahalesi
2013 Mısır Askeri Müdahalesi ile ordu yönetime el koymuş ve seçimle Hüsnü Mübarek'in yerine Müslüman Kardeşler örgütüne bağlılığıyla bilinen Mursi %51.73 oy alarak 5. cumhurbaşkanı olmuştu. Mursi'nin yönetimi döneminde ülkenin ekonomik gidişatı toparlanamamış ve ülke içerisindeki radikal islami örgütlenmeler güç kazanmıştı. Bütün bunların etkisiyle ordu yönetime el koymuştu. Bunun üzerine ülkenin dört bir yanında protestolar başlamış ve Müslüman Kardeşlere mensup kişiler Adeviye Meydanında eylemlere giriştiler. Ordu, meydandaki halka ateş açmış ve 120 nin üzerinde ölü, 4 binin üzerinde de yaralı olduğu iddia edilmiştir. Uluslararası ajansların muhabirleri gözaltına alınmış, veya sınırdışı edilmiştir.
İller
Mısır, idari bakımdan "muhafaza" adı verilen 29 valiliğe ayrılır.
|
|
Bayrak
Mısır'ın tarih boyunca birçok kez bayrağı değişmiştir.
1517 - 1867
1867 - 1914
1914 - 1922
1922 - 1953
1953 - 1958
1958 - 1971
Ekonomi
Coğrafî olarak, Aşağı ve Yukarı şeklinde tanımlanan Mısır'da ekonomi; turizm, Nil Nehri kıyılarında ve alüvyonlu mümbit topraklarda yetişen dünyanın en kaliteli uzun elyaflı pamuğu Gize ile tekstil ürünleri ihracatına dayanmaktadır. Kahire dünyanın en büyük zincirlerinin 5 yıldızlı otelleriyle yoğun konaklama imkânına sahiptir.
Nil boyunca dünyanın en önemli üç medeniyetinden biri olarak tanımlanan Eski Mısır'ın tapınaklarını görerek Asvan'a kadar gerçekleştirilen gemi turları ilgi çekicidir. Asvan Müzesi'nde Yukarı Mısır medeniyetinin örnekleri ve günlük yaşamın sergilenmesi, Sudan ile etkileşimin yerli figürlerle desteklenen sergilenişi enteresan gelebilir. Dünyanın en büyük barajlarından biri olarak Cemal Abdülnasır tarafından inşa ettirilen Asvan Barajı'nın yapımı esnasında yerinden taşınan Büyük Tapınak, firavunların inşa ettirdikleri ile Nil boyunca göreceğiniz Roma etkisini taşıyan tapınaklar o günün mimari bilgisini değerlendirmek adına Gize piramitleri kadar değerlidir. Nil'in iki kıyısında kurulmuş şehirlerde yerel geleneksel ürünleri temin edebilecek pazarlarda özellikle dünyaca ünlü papirüs ürünlerinde hem kalite hem de fiyat pazarlığı konusunda son derece dikkatli olunmalıdır. Kendilerini papirüs enstitüsü olarak isimlendiren Gize bölgesindeki dükkânlarda yüksek fiyatlardan büyük indirim yapılarak satılan papirüslerin Hanü'l-Halil gibi çarşılarda son fiyatın dörtte bir fiyatına alınması mümkündür.
Kendisine yetecek kadar olan petrolünü halkına ucuz olarak sunan Mısır'da ücretler oldukça düşüktür. Ancak hayatın sürdürülmesi için gereken zorunlu ihtiyaçlar da son derece ucuzdur. Son yıllarda gerçekleştirilen özelleştirme işsizliği arttırdığı için sosyal patlama yaşanmaması amacıyla yavaş ilerlemektedir. Genelde istihdam devlet tarafından sağlanmaktadır. Çalışma saatleri; iklimsel özellikler nedeniyle genel olarak sabah 8 ile 15 arasındadır. Özel sektörde çalışma saatleri uzundur. Yeni yetişen üniversite mezunu nesil için iş olanakları kısıtlıdır. Doğrudan yabancı yatırımı özendiren indirim ve vergi ayrıcalıkları ile önemli bir girdi sağlanmışsa da nitelikli çalışan temininde yaşanan güçlükler yatırımcı yönünden olumsuz etki yaratmaktadır. Son zamanlarda Türkiye'nin önemli tekstil gruplarının da Mısır'daki nitelikli serbest bölgelerde yatırım konusunda çalışmalar yaptığı gözlenmektedir.
Her biri ayrı mimari özellikler taşıyan camilerin yanında inşa edilmiş kilise ve sinagoglar ilginç bir dinsel doku görüntüsü vermektedir. Müslümanlar için hafta tatili Cuma günü olup Hıristiyan ve Yahudi Mısır vatandaşları Cumartesi ve Pazar günleri tatil yapmaktadırlar. Bankalar Cuma/Cumartesi kapalıdır.
Nüfus ve sosyal yaşayış
Uzun yıllar Osmanlı hakimiyetinde kalan Mısır'da Osmanlı paşalarının sülalelerinden gelmekle övünen birçok yerli aile sosyal hayatta önemli yerlerdedir. Osmanlı sonrasında yerleşen İngilizler'in getirdikleri "kulüp" anlayışı Mısırlılar için ayrıcalığın simgesidir. Nesilden nesile verasetle de geçen üyelikler kişinin sosyal statüsünü belirlemekte önemli role sahiptir. 1900 yılında yaklaşık 12,5 milyon olan nüfusu günümüzde 90 milyon civarındadır.
Eğitim
Okuma yazma bilmeyen yazarlık oranı 1996’dan bu yana 2013’te yüzde 39,4’ten yüzde 25,9’a düşmüştür.Yetişkinler için okur yazarlık oranı Temmuz 2014 itibariyle yüzde 73,9 olarak tahmin edilmiştir.Okuma yazma bilmeyenlerin oranı 60 yaşın üzerindekilerde en fazla %64,9 olarak tahmin edilirken, 15-24 yaş arasındaki gençler arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 8,6 olarak sıralanmıştır.
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle