Eklendi: Görüntülendi: 2448
Kul Hakkı
Günümüzde geniş bir şekilde ele alinmasi ve mutlaka ama yeni yetişen genç nesillere her yönü ile anlatilmasi gereken esaslardan biri "Kul hakkı" dır . Kulun bedenine ve malına yapılan tecavüzler maddî hukuk, kalp ve ruhuna verilen zararlar ise mânevî hukuk çerçevesi esasında ele alınmalıdır.
Bir hadisi kutside Allah ( cc) u Hazretleri şöyle buyurmaktadır ;” Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ; ancak kul hakkı ile müstesna.” Bu kutsi hapisten yola çıkacak olursak insan , hayatı düşünerek yaşamanın , kulluk zaviyesinden kendi üzerine düşen hakların ve toplumun haklarına riayet etmenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu idrak edecektir . Kul hakkı bir başkasının hakkını direk veya dolaylı yollardan gasbetmektir. Allah u Teala Tekaddes Hazretleri kullarına yüklediği sorumluluklar ile ilgili Rahmet kapısını açık tutarak , bu borclarla huzuruna gelen kullarından bazılarını lütfü keremi ile bagislayabileceğini , ancak kulları arasındaki hukuklarda hükmünü mutlaka kulların birbirine olan haklarını helal etme prensibine bağlayarak huzuruna bu şekilde gelinmemesini gerek Peygamberleri gerekse ilahi kitaplar aracılığıyla kullarına bildirmiştir. Kul hakkı öyle bir haktır ki Cenabı Hak dahi kulun hakkını gasbetmiyor ve kullarına her ferdin hakkına riayeti emrediyor.Bununla beraber kullarının da bir birinden helallik dilemesini istiyor. Bu konu ile alakalı bir hadisi Şeriflerinde Efendiler Efendisi şöyle buyurmuştur ;
“Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir. Ama, bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse dahi gelir. Bunun üzerine kendisinin hasenatından şuna verilir, buna verilir. Üzerinde haklar bitmeden kendi hasenatı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Daha sonra cehenneme atılır.”
(Müslim)
" Kul hakkı " başlığı altında büyük küçük pek çok hakkı ele alabiliriz . Toplumsal hayat içerisinde ,farklı konumlara göre kul hakkı geniş bir çerçevede degerlendirilmelidir . Olaya her insanın Alemlerin Rabbi'nin bir sanat eseri ve isimlerini tecelli ettiren bir ayna olması açısından baktığımızda bir kulun hakkını ister bilerek isterse bilmeyerek bilmeden gasbe kişinin şahsından önce Allah a karşı saygısızlık edilmiş olunur. İşi Allahla irtibatlandırdığımızda elimizden gelen yaptıktan sonra her şeyi bilen O olduğu için Ona havale etmeye başlarız. Allahla irtibat sağlam olduğu zaman kul hakkı o nisbette değer kazanır. Kul hakkına hassasiyetle yanaşan bir kimsenin Allah ile irtibatının da sağlam ve kavi olduğunu söyleyebiliriz .
Kul hakları çeşit çeşittir:
1- Mali kul hakları.
2- Bedeni kul hakları.
3- İnsanlık onuruna dair haklar.
4- Dini haklar.
1.Mali haklar: İnsanların bir birine verdiği maddi zararlardır. Bir ürünü satarken yalan konuşarak o ürünü değerinden fazla göstermek, ticarette sahte para kullanmak, yalancı şahitlik , rüşvet almak ve vermek, adam kayırma, haksızlık yere mal mülk edinme gibi pek çok hak mali haklar çerçevesinde ele alinmaktadir. Kur’anı Kerimde bu husus ile ilgili şöyle buyrulmaktadir: "Ölçtüğünüz zaman tam ölçün ve (tarttığınız zaman da) doğru ‘terazi’yle tartın. Böyle yapmanız, hem her bakımdan hayırlı, hem de âkıbet yönünden güzel olandır."( İsra,35. Ayet)
“Vay haline eksik ölçüp tartan ve muamelelerinde aldatanların!”( Mutaffifin ,1. Ayet ) Bu ayetin hemen arkasından gelen Mutaffifin ,4. Ayette “ Onlar , öldükten sonra diriltileceklerini düşünmez, buna inanmazlar mı?”Evet insan denen varlık bazen hiç ölmeyecek gibi kul hakkını gasbediyor ve ahireti , hesabı, kitabı hiç düşünmeden hareket edebiliyor. Allah ( cc) Teala hazretleri de bu ve benzeri ayetlerle bizi ikaz ediyor ve kendimize dikkat etmemizi istiyor.
2.Bedeni kul hakları: İnsan bedenine ve ya başkasının canına zarar vermektir. Büyük günahlar arasında zikredilmektedir. Bir insana zarar vermek , tecavüz etmek, öldürmek, dövmek ,sakat bırakmak gibi.
3.İnsanlık onuruna dair haklar:Gıybet, iftira,suizan,alay etme,küçük düşürme,alçaltıcı bazı haysiyet kırıcı davranışlar ve ya sözler gibi insanlık onurunu zedeleyen haklardır.Günümüzde " kul hakkı " dedigimiz gubah öyle bir boyut almıştır ki , malesef gunumuzde ozellikle kitlesel iletisim araçlarınin da vasitasi ile bu gunah çok daha geniş kitlelere yayilmakta aynı anda binlerce belki milyonlarca kişi bu günaha ortak edilmektedir.bu da hesap gününde altından kalkilamayacak kul hakkı anlamına gelmektedir . sosyal medya ,ses kayıtları , izinsiz kaydedilen videolar da bu işi içinden daha da çıkılmaz hale getirmiştir . İnsanlar ellerinde ya telefon ve ya kayıt cihazlarıyla gezerek insanların özel konuşmalarını kaydedip rızasız olarak topluma sunmaktadirlar ki bu da toplumların Allah' ın Basar sıfatını, Semi sıfatını ya unuttuklarının yada vicdanlarına bu hakikatin unutturulmaya çalıştırıldığının bir göstergesidir. Bu tür insanın onurunu zedeleyen, kıran, rencide eden durumlar çoğaldıkça o toplumu bir arada tutan bağlar hergün biraz daha zedelenir ve Allah ın rahmetinin önüne bir set çekilmiş olunur. Bu durum günümüzde toplumun çekirdeği sayılan aile mevhumunun içine kadar inmiş durumdadir. Günümüzde aileler içerisindeki problemlerin çözülmemesindeki en asas sebeplerden biride bu ahlak dışı davranışlardir. Eşler bir birinin ses ve videolarını rızasız kaydedip ,kendi itibarının yok olmaması için ailelerinde deşifre ederek karşı tarafı aşağılama ve itibarsızlaştırma gibi çok gayri ahlaki bir yol tercih etmek de çoğu zamanda taraflar bunu marifet zannederek yuvanın korunması açısından yaptığını söyleyerek kendi içindeki şeytanın sağdan yaklaşımını unutarak veya kandi vicdanında unutturarak vicdanını ve çevresini rahatlatmaya çalışmaktadır .Sosyal medyada yapılan iftiralar, onur kırıcı hallerin aynı anda milyonlarca kişiye ulaşması ile altından kalkilamayacak şekilde kişilerin hakkına girilmiş olunmakta ve bu günaha ortak edilen milyonlarca kişi de bu vebale ortak edilmektedir . Bunula beraber ayni hatayi ısrarla devam ettirmek de gelecek olan belayı da mıknatıs gibi üzerimize çekmek demektir. Tek tek kisilerden helallik alinmadigi sürece de kul hakkina girmiş o kimsenin iki cihanda da huzuru elde etmesi mümkün değildir. En ağır gıybet bu gün sosyal medyada yapılmakta ve bir anda milyonlarca insanın başkalarının mahremiyetini izinsizce öğrenmesine sebep olunmaktadir. Toplumda ve onun çekirdeği sayılan ailede güven , asayiş gibi temel değerler zedelenmekte ve bunun yerini bibirine güvenmeyen, birer ajan ve dedektif gibi sürekli birbirinin ayıbını araştıran değerler mahrumu fertler almaktadır . Bu ailelerde yetişen hem kendi iç dünyalarında hem de toplumda güven değerini kaybetmiş genç nesiller de bu şekilde milli ve manevi değerlerini kaybetmiş olacak dolayısı ile toplum en temelinden sarsilarak yavaş yavaş yok olmaya mahkum olacaktır. ”O gün insanlar, Âlemlerin Rabbi’nin divanında yargılanmak üzere mezarlarından kalkarlar.” (Mutaffifin,6. Ayet ) bu ayetin hakikatini ruhunda hisseden jnsan en ağır hak olan kul hakkından kensini, ailesini, toplumu mutlaka korumaya çalışacaktir.
4.Dini haklar:Dini duygu ve düşüncede insanların eğitilmesi adına imkan oluşturmama da bir kul hakkıdır. Temel hak e özgürlüğü kısıtlamak , ibadetlere mani olmak ,insanlara bu kafir ,münafık gibi sözler söylemek bunlar da kul hakkı kategorisinde ele alınmaktadir. Efendiler Efendisi Hz Muhammed (sav ) dahi kendi zamanında yaşayan münfıkları toplumda açıktan her kese söylememiş ve belki bir gün hakikate uyanma ihtimallerini nazara alarak ve bunun sonucunda da kafalarda o şahıslar ile ilgili bir soru işareti kalmaması adına deşifre etmemiştir . Oysa kı Efendimiz ( sav ) gerek kendisi gerek temizlerden temiz aile efradi bu münafıklardan çok çekmiş ve ciddi zararlar görmüşlerdir. Günümüzde ise insanlar birbirlerini dinin getirdiği esaslar ile ilgili mevzularda rahatça yargılamaya başlamış ve hiç olmayacak ithamlarda bulunarak ( hafızanallah ) belki âhırette ki hallerini berbat edecek veballerin altına girmektedirler. Oysakı hiç bir kimse Efendiler Efendisi ( sav ) ' in de ifadesi ile karşısındakının kalbini yaramaz ve onun içine bakamaz ve ona görede hüküm veremez. Aynı zamanda gunumuzde cok ama cok rastladiğimiz "hoca ,alim ,seyh " adi altinda bazi kimselerin islam dininin temel usül ve esasının yarısını dahi bilmeden sadece popüler kültür dediğimiz şovinizm adina dinde olmayan şeyleri dine koyarak “ bidatların “ yayılmasına ve dinin yanlış ogretilmesine sebep olmaları da dini hakları gasbetmektir ki bir kul hergün bu şekilde Allah'ın huzuruna gitmekten yine ona sığınsa sezadir. Bu şekilde toplumu fitneye sevk ederek toplumda ayrılmalara ve bölünmelere sebep olunmaktadır .umum haklara girildiğinde ise Fert fert her kişiden helallik almanın sorumluluğu ve ağırlığı düşünüldüğünde en iyisi daha bu günaha girmeden ona karşı korunma seralari oluşturmaktır
Hz Ali ne güzel buyurmuştur;
"Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz."
Yapılan haksızlıklar ister ferdi ister toplumsal olsun , vicdanın sesini duyan her kes için birer vebaldir. Bunu , ne ile gücü yetiyorsa onunla durdurması lazımdır . Yoksa bir gün işlenen zulümler, bu zulme sessiz kalanları da içine alarak hem dünyevi hem uhrevi felakete ve helakete sebebiyet verecektir.
Bu konuda ümmetini sık sık ikaz eden Efendimiz ( sav ) yine bu konu ile alakalı şöyle buyurmuşlardır ; "
Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâllaşsın! Çünkü âhırette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevâblarından alınır, sevâbları olmazsa, hak sâhibinin günâhları buna yüklenir."(Buhârî)
"Kul hakkı, mü'minin ayıbı, kusûrudur." (Ebû Nuaym)
Kul hata yapsada özür dilemesini ve helalleşmesini bilmesi gerektir yoksa ebedi alemde kaybedenlerden olmaya Allah korusun mahkum olacaktır . Çünkü yine Efendimiz (sav ) buyuruyorlar ki,
"Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur." (Buharî, Müslim)
Bu hadisi duyan her müminin herhangi bir hususta kardeşlerinin hakkına girmekten ve onun ahı ile ötelere gitmekten yüreğinin hop edeceği muhakkaktır.
Bir hadisi kutside Allah ( cc) u Hazretleri şöyle buyurmaktadır ;” Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ; ancak kul hakkı ile müstesna.” Bu kutsi hapisten yola çıkacak olursak insan , hayatı düşünerek yaşamanın , kulluk zaviyesinden kendi üzerine düşen hakların ve toplumun haklarına riayet etmenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu idrak edecektir . Kul hakkı bir başkasının hakkını direk veya dolaylı yollardan gasbetmektir. Allah u Teala Tekaddes Hazretleri kullarına yüklediği sorumluluklar ile ilgili Rahmet kapısını açık tutarak , bu borclarla huzuruna gelen kullarından bazılarını lütfü keremi ile bagislayabileceğini , ancak kulları arasındaki hukuklarda hükmünü mutlaka kulların birbirine olan haklarını helal etme prensibine bağlayarak huzuruna bu şekilde gelinmemesini gerek Peygamberleri gerekse ilahi kitaplar aracılığıyla kullarına bildirmiştir. Kul hakkı öyle bir haktır ki Cenabı Hak dahi kulun hakkını gasbetmiyor ve kullarına her ferdin hakkına riayeti emrediyor.Bununla beraber kullarının da bir birinden helallik dilemesini istiyor. Bu konu ile alakalı bir hadisi Şeriflerinde Efendiler Efendisi şöyle buyurmuştur ;
“Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir. Ama, bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse dahi gelir. Bunun üzerine kendisinin hasenatından şuna verilir, buna verilir. Üzerinde haklar bitmeden kendi hasenatı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Daha sonra cehenneme atılır.”
(Müslim)
" Kul hakkı " başlığı altında büyük küçük pek çok hakkı ele alabiliriz . Toplumsal hayat içerisinde ,farklı konumlara göre kul hakkı geniş bir çerçevede degerlendirilmelidir . Olaya her insanın Alemlerin Rabbi'nin bir sanat eseri ve isimlerini tecelli ettiren bir ayna olması açısından baktığımızda bir kulun hakkını ister bilerek isterse bilmeyerek bilmeden gasbe kişinin şahsından önce Allah a karşı saygısızlık edilmiş olunur. İşi Allahla irtibatlandırdığımızda elimizden gelen yaptıktan sonra her şeyi bilen O olduğu için Ona havale etmeye başlarız. Allahla irtibat sağlam olduğu zaman kul hakkı o nisbette değer kazanır. Kul hakkına hassasiyetle yanaşan bir kimsenin Allah ile irtibatının da sağlam ve kavi olduğunu söyleyebiliriz .
Kul hakları çeşit çeşittir:
1- Mali kul hakları.
2- Bedeni kul hakları.
3- İnsanlık onuruna dair haklar.
4- Dini haklar.
1.Mali haklar: İnsanların bir birine verdiği maddi zararlardır. Bir ürünü satarken yalan konuşarak o ürünü değerinden fazla göstermek, ticarette sahte para kullanmak, yalancı şahitlik , rüşvet almak ve vermek, adam kayırma, haksızlık yere mal mülk edinme gibi pek çok hak mali haklar çerçevesinde ele alinmaktadir. Kur’anı Kerimde bu husus ile ilgili şöyle buyrulmaktadir: "Ölçtüğünüz zaman tam ölçün ve (tarttığınız zaman da) doğru ‘terazi’yle tartın. Böyle yapmanız, hem her bakımdan hayırlı, hem de âkıbet yönünden güzel olandır."( İsra,35. Ayet)
“Vay haline eksik ölçüp tartan ve muamelelerinde aldatanların!”( Mutaffifin ,1. Ayet ) Bu ayetin hemen arkasından gelen Mutaffifin ,4. Ayette “ Onlar , öldükten sonra diriltileceklerini düşünmez, buna inanmazlar mı?”Evet insan denen varlık bazen hiç ölmeyecek gibi kul hakkını gasbediyor ve ahireti , hesabı, kitabı hiç düşünmeden hareket edebiliyor. Allah ( cc) Teala hazretleri de bu ve benzeri ayetlerle bizi ikaz ediyor ve kendimize dikkat etmemizi istiyor.
2.Bedeni kul hakları: İnsan bedenine ve ya başkasının canına zarar vermektir. Büyük günahlar arasında zikredilmektedir. Bir insana zarar vermek , tecavüz etmek, öldürmek, dövmek ,sakat bırakmak gibi.
3.İnsanlık onuruna dair haklar:Gıybet, iftira,suizan,alay etme,küçük düşürme,alçaltıcı bazı haysiyet kırıcı davranışlar ve ya sözler gibi insanlık onurunu zedeleyen haklardır.Günümüzde " kul hakkı " dedigimiz gubah öyle bir boyut almıştır ki , malesef gunumuzde ozellikle kitlesel iletisim araçlarınin da vasitasi ile bu gunah çok daha geniş kitlelere yayilmakta aynı anda binlerce belki milyonlarca kişi bu günaha ortak edilmektedir.bu da hesap gününde altından kalkilamayacak kul hakkı anlamına gelmektedir . sosyal medya ,ses kayıtları , izinsiz kaydedilen videolar da bu işi içinden daha da çıkılmaz hale getirmiştir . İnsanlar ellerinde ya telefon ve ya kayıt cihazlarıyla gezerek insanların özel konuşmalarını kaydedip rızasız olarak topluma sunmaktadirlar ki bu da toplumların Allah' ın Basar sıfatını, Semi sıfatını ya unuttuklarının yada vicdanlarına bu hakikatin unutturulmaya çalıştırıldığının bir göstergesidir. Bu tür insanın onurunu zedeleyen, kıran, rencide eden durumlar çoğaldıkça o toplumu bir arada tutan bağlar hergün biraz daha zedelenir ve Allah ın rahmetinin önüne bir set çekilmiş olunur. Bu durum günümüzde toplumun çekirdeği sayılan aile mevhumunun içine kadar inmiş durumdadir. Günümüzde aileler içerisindeki problemlerin çözülmemesindeki en asas sebeplerden biride bu ahlak dışı davranışlardir. Eşler bir birinin ses ve videolarını rızasız kaydedip ,kendi itibarının yok olmaması için ailelerinde deşifre ederek karşı tarafı aşağılama ve itibarsızlaştırma gibi çok gayri ahlaki bir yol tercih etmek de çoğu zamanda taraflar bunu marifet zannederek yuvanın korunması açısından yaptığını söyleyerek kendi içindeki şeytanın sağdan yaklaşımını unutarak veya kandi vicdanında unutturarak vicdanını ve çevresini rahatlatmaya çalışmaktadır .Sosyal medyada yapılan iftiralar, onur kırıcı hallerin aynı anda milyonlarca kişiye ulaşması ile altından kalkilamayacak şekilde kişilerin hakkına girilmiş olunmakta ve bu günaha ortak edilen milyonlarca kişi de bu vebale ortak edilmektedir . Bunula beraber ayni hatayi ısrarla devam ettirmek de gelecek olan belayı da mıknatıs gibi üzerimize çekmek demektir. Tek tek kisilerden helallik alinmadigi sürece de kul hakkina girmiş o kimsenin iki cihanda da huzuru elde etmesi mümkün değildir. En ağır gıybet bu gün sosyal medyada yapılmakta ve bir anda milyonlarca insanın başkalarının mahremiyetini izinsizce öğrenmesine sebep olunmaktadir. Toplumda ve onun çekirdeği sayılan ailede güven , asayiş gibi temel değerler zedelenmekte ve bunun yerini bibirine güvenmeyen, birer ajan ve dedektif gibi sürekli birbirinin ayıbını araştıran değerler mahrumu fertler almaktadır . Bu ailelerde yetişen hem kendi iç dünyalarında hem de toplumda güven değerini kaybetmiş genç nesiller de bu şekilde milli ve manevi değerlerini kaybetmiş olacak dolayısı ile toplum en temelinden sarsilarak yavaş yavaş yok olmaya mahkum olacaktır. ”O gün insanlar, Âlemlerin Rabbi’nin divanında yargılanmak üzere mezarlarından kalkarlar.” (Mutaffifin,6. Ayet ) bu ayetin hakikatini ruhunda hisseden jnsan en ağır hak olan kul hakkından kensini, ailesini, toplumu mutlaka korumaya çalışacaktir.
4.Dini haklar:Dini duygu ve düşüncede insanların eğitilmesi adına imkan oluşturmama da bir kul hakkıdır. Temel hak e özgürlüğü kısıtlamak , ibadetlere mani olmak ,insanlara bu kafir ,münafık gibi sözler söylemek bunlar da kul hakkı kategorisinde ele alınmaktadir. Efendiler Efendisi Hz Muhammed (sav ) dahi kendi zamanında yaşayan münfıkları toplumda açıktan her kese söylememiş ve belki bir gün hakikate uyanma ihtimallerini nazara alarak ve bunun sonucunda da kafalarda o şahıslar ile ilgili bir soru işareti kalmaması adına deşifre etmemiştir . Oysa kı Efendimiz ( sav ) gerek kendisi gerek temizlerden temiz aile efradi bu münafıklardan çok çekmiş ve ciddi zararlar görmüşlerdir. Günümüzde ise insanlar birbirlerini dinin getirdiği esaslar ile ilgili mevzularda rahatça yargılamaya başlamış ve hiç olmayacak ithamlarda bulunarak ( hafızanallah ) belki âhırette ki hallerini berbat edecek veballerin altına girmektedirler. Oysakı hiç bir kimse Efendiler Efendisi ( sav ) ' in de ifadesi ile karşısındakının kalbini yaramaz ve onun içine bakamaz ve ona görede hüküm veremez. Aynı zamanda gunumuzde cok ama cok rastladiğimiz "hoca ,alim ,seyh " adi altinda bazi kimselerin islam dininin temel usül ve esasının yarısını dahi bilmeden sadece popüler kültür dediğimiz şovinizm adina dinde olmayan şeyleri dine koyarak “ bidatların “ yayılmasına ve dinin yanlış ogretilmesine sebep olmaları da dini hakları gasbetmektir ki bir kul hergün bu şekilde Allah'ın huzuruna gitmekten yine ona sığınsa sezadir. Bu şekilde toplumu fitneye sevk ederek toplumda ayrılmalara ve bölünmelere sebep olunmaktadır .umum haklara girildiğinde ise Fert fert her kişiden helallik almanın sorumluluğu ve ağırlığı düşünüldüğünde en iyisi daha bu günaha girmeden ona karşı korunma seralari oluşturmaktır
Hz Ali ne güzel buyurmuştur;
"Haksızlık karşısında eğilmeyiniz; çünkü hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz."
Yapılan haksızlıklar ister ferdi ister toplumsal olsun , vicdanın sesini duyan her kes için birer vebaldir. Bunu , ne ile gücü yetiyorsa onunla durdurması lazımdır . Yoksa bir gün işlenen zulümler, bu zulme sessiz kalanları da içine alarak hem dünyevi hem uhrevi felakete ve helakete sebebiyet verecektir.
Bu konuda ümmetini sık sık ikaz eden Efendimiz ( sav ) yine bu konu ile alakalı şöyle buyurmuşlardır ; "
Üzerinde kul hakkı olan, ölmeden önce ödeyip helâllaşsın! Çünkü âhırette altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar, kendi sevâblarından alınır, sevâbları olmazsa, hak sâhibinin günâhları buna yüklenir."(Buhârî)
"Kul hakkı, mü'minin ayıbı, kusûrudur." (Ebû Nuaym)
Kul hata yapsada özür dilemesini ve helalleşmesini bilmesi gerektir yoksa ebedi alemde kaybedenlerden olmaya Allah korusun mahkum olacaktır . Çünkü yine Efendimiz (sav ) buyuruyorlar ki,
"Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur." (Buharî, Müslim)
Bu hadisi duyan her müminin herhangi bir hususta kardeşlerinin hakkına girmekten ve onun ahı ile ötelere gitmekten yüreğinin hop edeceği muhakkaktır.
Kaynak : Konularla İslamiyet
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle