Eklendi: Görüntülendi: 1263
İrade-i cüziyye nedir ?
İrade-i cüz’iyye, Cenab-ı Hakk’ın kuluna verdiği sınırlı bir salahiyet ve tercih hakkıdır. Fakat ehemmiyeti pek büyüktür. Zira insan, iradesini hayra sarf ederse Mevla hayrı, şerre sarf ederse şerri yaratır. Bu itibarla insan, cenneti de, cehennemi de bu irade ile kazanır. Evet, Halık (Yaratıcı) yalnız Allahü Teala’dır. O dilemezse, o yaratmazsa hiçbir şey olmaz. Şu kadar ki, kul kasib isteyip çalışan, Mevla ise Halık yani yaratan’dır.
İnsana verilen irade-i cüzi’iyye otomobilin direksiyonu gibidir. İnsan direksiyonu ne tarafa çevirirse otomobil o tarafa gider. Bu sebeple, Allah’a isyan eden kimse, ‘’Ben ne yapayım, Allah böyle dilemiş,böyle yaratmış’’ deyip mes’uliyeti üzerinden atıp sıyrılamaz. Evet, Allah dilemiştir ama kulun iradesi ve çalışması bu yolda olduğu için dilemiştir. Zaten kulda, böyle bir irade-i cüz’iyye yani tercih hakkı olmasaydı, Cenab-ı Hak kuluna imtihan fırsatı vermemiş, onu hayra veya şerre zorlamış olurdu. Halbuki Cenab-ı Hak kuluna zorla bir günah yaptırıp, sonra da cezalandırmaktan münezzehtir.
Bazı kimseler, ‘’Ezelde bazılarının ruhu secde etmiş, bazılarının etmemiş. Ezelde ruhu secde etmeyenler kafir gider.’’ Derler. Asla böyle bir şey yoktur. Bu iddia insanın itikadını kökünden sarsar. Ezel itiraz yeri değildir. Orada isteyerek veya istemeyerek her kes secde etti. Cenab-ı Hak bütün ruhlara ‘’Elestü bi rabbiküm ( Ben Sizin Rabbiniz değil miyim?)’’ diye sorduğunda bütün ruhlar istisnasız olarak, ‘’Bela (Evet, Rabbimizsin)’’ diye ahid verdiler.
Bazı Kimseler ‘’Sen ne yaparsan yap, Allah dilediği ne hidayeti dilediğine dalaleti halkeder’’ diyorlar. Bu da asla doğru değildir. Bu husustaki Ayet-i Kerime’yi bir çoğu yanlış tefsir ve izah ediyor.
‘’Ezelde Ahmed cennetlik, Murat cehennemlik diye zat ve şahıs üzerine bir hüküm yoktur. Ancak elbiseler biçilmiştir ; (İman, itaat, nur elbiseleri biçilmiş) bu elbiseleri giyenler cennetliktir denilmiş. Ayrıca küfür, isyan, zulmet elbiseleri biçilmiş, bunları giyenler de cehennemliktir denilmiştir. Kul, irade-i cüz’iyye ile bunlardan hangisini seçer ve giyerse oraya gider.
Kul, bütün fiilerinden kendisi mes’ul olduğuna göre artık kulun yapması gereken isyan etmek değil, mukadderata boyun eğmek ve başa gelene razı olmaktır. Bununla beraber görünür görünmez belalardan bizi koruması, sıhhat ve afiyet içinde bir ömür vermesi için Cenab-ı Hakk’a yalvarmak da üzerimize düşen mühim bir vazifedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde, ‘’Sadaka vermek belayı defeder, ömrü uzatır’’ buyurmuşlardır
İnsana verilen irade-i cüzi’iyye otomobilin direksiyonu gibidir. İnsan direksiyonu ne tarafa çevirirse otomobil o tarafa gider. Bu sebeple, Allah’a isyan eden kimse, ‘’Ben ne yapayım, Allah böyle dilemiş,böyle yaratmış’’ deyip mes’uliyeti üzerinden atıp sıyrılamaz. Evet, Allah dilemiştir ama kulun iradesi ve çalışması bu yolda olduğu için dilemiştir. Zaten kulda, böyle bir irade-i cüz’iyye yani tercih hakkı olmasaydı, Cenab-ı Hak kuluna imtihan fırsatı vermemiş, onu hayra veya şerre zorlamış olurdu. Halbuki Cenab-ı Hak kuluna zorla bir günah yaptırıp, sonra da cezalandırmaktan münezzehtir.
Bazı kimseler, ‘’Ezelde bazılarının ruhu secde etmiş, bazılarının etmemiş. Ezelde ruhu secde etmeyenler kafir gider.’’ Derler. Asla böyle bir şey yoktur. Bu iddia insanın itikadını kökünden sarsar. Ezel itiraz yeri değildir. Orada isteyerek veya istemeyerek her kes secde etti. Cenab-ı Hak bütün ruhlara ‘’Elestü bi rabbiküm ( Ben Sizin Rabbiniz değil miyim?)’’ diye sorduğunda bütün ruhlar istisnasız olarak, ‘’Bela (Evet, Rabbimizsin)’’ diye ahid verdiler.
Bazı Kimseler ‘’Sen ne yaparsan yap, Allah dilediği ne hidayeti dilediğine dalaleti halkeder’’ diyorlar. Bu da asla doğru değildir. Bu husustaki Ayet-i Kerime’yi bir çoğu yanlış tefsir ve izah ediyor.
‘’Ezelde Ahmed cennetlik, Murat cehennemlik diye zat ve şahıs üzerine bir hüküm yoktur. Ancak elbiseler biçilmiştir ; (İman, itaat, nur elbiseleri biçilmiş) bu elbiseleri giyenler cennetliktir denilmiş. Ayrıca küfür, isyan, zulmet elbiseleri biçilmiş, bunları giyenler de cehennemliktir denilmiştir. Kul, irade-i cüz’iyye ile bunlardan hangisini seçer ve giyerse oraya gider.
Kul, bütün fiilerinden kendisi mes’ul olduğuna göre artık kulun yapması gereken isyan etmek değil, mukadderata boyun eğmek ve başa gelene razı olmaktır. Bununla beraber görünür görünmez belalardan bizi koruması, sıhhat ve afiyet içinde bir ömür vermesi için Cenab-ı Hakk’a yalvarmak da üzerimize düşen mühim bir vazifedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde, ‘’Sadaka vermek belayı defeder, ömrü uzatır’’ buyurmuşlardır
Kaynak : Konularla İslamiyet
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle