Ekmek yemeyin!
Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay Türk halkımızın öteden beri temel besini olan ekmeği tıpkı sigara gibi hemen bırakmak gerektiğini, söylemeyi sürdürerek herkesi hayrete düşürmeye devam ediyor. Bu alışkanlıktan vazgeçmenin pek çok sağlık sorunumuzu çözeceğini belirtiyor.
Ekmek yasak! Sebebine gelince; früktoz!
Dilimizde 4 adet tat alma duyusu vardır; tatlı, acı, ekşi, tuzlu..
Ekmeğin içindeki şekeri düşünürsek, şeker ağza alındığı zaman diğer 3 duyunun üzerini kaplıyor ve o duyuları dumura uğratıyor!
Bütün dünyada yiyecek endüstrisi şirketleri de bu tat alma duyusunun bağımlılık yaptığını biliyor. Tatlı ve tuzlu her hazır yiyeceğin içine onun için mısır şurubu dediğimiz, mısır unundan elde edilen son derece ucuz bir şeker olan früktoz katılıyor.
Günümüzde yapılan bütün ekmek, pasta, tatlı veya tuzlu ürünlerde bu yüzden früktoz bulunuyor.
Onun için insanlar kilo problemlerini halletmeye çalışırken, alıştığı gıdaları bırakmakta, özellikle de ekmekte son derece zorlanıyorlar.
Aynı eroine, sigaraya, alkole olan tutkusu gibi beyin “Ekmeksiz yapamam” diyor. Bundan vazgeçmek hiç kolay olmuyor. Bu sebeple burada früktozdan en tatlı zehir olarak bahsedebiliriz.
Nerede o eski ekmekler, nerede!
Un ve fırın sanayiinin elinde eski ekmeği ara ki bulasın. Ruşeymi yani özü alınmış buğday un yapılıyor. Ondan sonra da ekmeğin hamuruna füruktozdan başta aşırı miktarda rafine tuz ve yumuşaklığını artırmak ya da daha çekici görünmesini sağlamak, raf ömrünü uzatmak maksadıyla bizim için toksik yani zararlı olan birçok kimyasal madde ekleniyor.
Sonuçta bu kadar olumsuz bir araya toplanınca ekmek sizi değil vücutta sinsi sinsi gelişen dejeneratif hastalıkları beslemiş oluyor.
Ekmeğimizi elimizden aldılar
Tabii bir de maya ve glüten konusu var. Halkın da yaygın bir şekilde gizli maya ve glüten alerjisi olması, bu konuyu önemli hale getiriyor.
Bilim dünyası “Türkiye ekmek sorununu hallederse, sağlık sorununun yüzde 30’unu da halledebilir” demektedir.
Burada altı çizilmesi gereken önemli nokta, glisemik indeksi son derece yüksek olan (70-100) beyaz ekmeğin halkımız tarafından yoğun olarak tüketilmesidir. Her gün 7-8 dilim ya da ekmek arası diye yarım ekmek yemek, yani yüksek glisemik indeksli karbonhidrat tüketmek, sağlığa ciddi zarar veriyor. Ekmekten alınan boş ve toksik kaloriler sık acıkma sebebidir ve ensülin direncini tetiklemektedir.
Oysa düşük glisemik indeksli karbonhidrat tüketiminin dejeneratif (kronik) hastalıkların riskini azalttığı birçok bilimsel çalışma ile gösterilmiştir.
Unlulardan uzak durun
Bağımlılıktan kurtulma döneminde yufka ekmeği ya da tandır ekmeği dediğimiz yiyecekleri kullanmak da doğru değil. Ekmek de sigara gibi hemen bırakılmalıdır..
Kilo vermek isteyenler, kalp ve tansiyon hastaları, şekeri yüksek olanlar unlu ve doğallığını kaybetmiş yiyeceklerden uzak durmalıdır..
Yapılan birçok bilimsel çalışma, ekmek yemeyi bırakanların kan şekeri, trigliserid ve ürik asit değerlerinin normalleştiğini göstermiştir.
Ancak ekmek alışkanlığından kurtulduktan sonra yufka, lahmacun, ince pide gibi ekmekleri ve mesela köy değirmeninde öğütülmüş undan yapılan tandır ekmeğini azar azar yemelerinde mahzur yok.
Doğrudan buğdaya yönelinmeli
Ayrıca, daha önce de vurguladığımız gibi, hem kilo verme sürecinde hem de sonrasında yani hayat boyu ekmek yerine ekmeğin hammaddesi olan buğdayı bütün olarak salata, çorba, pilav veya keşkek yemeği şeklinde yemeniz mümkün.Bulguru da aynı şekilde rahatlıkla kullanabilirsiniz.
Halkımız arasında, karbonhidratların yalnız ekmekten alınabildiği, başka türlü vücudumuza karbonhidrat giremeyeceği kanaati bulunmaktadır.
Oysa doğal ve sağlıklı karbonhidratlar buğdayın kendisinde, bulgurda, fasulyede, mercimekte, sebzelerde, meyvelerde ve bütün kuruyemişlerde bulunmaktadır.
Kaynak : Yeniakit.com
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle