Bel ağrısı insanın yaşam kalitesini düşürebilen çok ciddi bir rahatsızlıktır. Üstelik öylesine yaygındır…
Bel ağrısı bulunan bir hastanın yakınmaları hemen bel fıtığına bağlanmamalıdır. Çünkü bel ağrısı ile seyreden daha pek çok hastalık vardır. Belirli bir hastalığa sahip olunmaksızın uzun saatler boyunca ofiste oturarak çalışmak veya aşırı egzersiz yapmak bile bel ağrısına yol açabilir.
Travmalar bel ağrısı yapabilir. Travmanın şiddetine göre zedelenme yüzeysel veya derin dokularda oluşabilir. Çoğu travma zorlanma, burkulma ve incinme tarzında hafif olup bel ağrısına yol açabilir. Bazen travma çok derinde etkisini göstererek omur kemikleri ve sinirleri bile zedeleyebilir. Hafif travmalar genelde günler ve haftalar içinde ilaç ve istirahat ile iyileşirler. Fakat omur kemiklerinde kırık veya kaymaya yol açan ciddi travmaların tedavisi doğal olarak farklıdır.
Doğuştan gelen bazı anatomik bozukluklar ve omurgadaki şekil bozuklukları bel ağrısına yol açabilir. Bunların bir kısmı dışarıdan bakıldığında normal gözükürken bir kısmı ciltte belirti verir. Bu hastalarda kesin teşhis görüntüleme yöntemleriyle konur.
Omurgadaki dejeneratif değişiklikler genetik yapı ile yakından ilgilidir. Ancak yapılan meslek ve kişinin yaşlanması da dejenerasyona yol açabilir. Hastanın obez olması önemli bir dezavantajdır.
Bazı hastalarda eklemlerin kalınlaşması, kireçlenme ve diskin dejenerasyonu sinir elemanlarının geçtigi kanal ve delikleri daraltarak sinirleri sıkıştırır ve bel ağrısı yapabilir.
Halkın bel kayması diye tabir ettiği spondilolistezis bel ağrısına yol açabilir.
Sinir dokusunun bizzat kendisine ait dejeneratif hastalıkları da bel ağrısının ayırıcı teşhisinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Bel ağrısında romatizmal hastalıklar önemli bir gurubu teşkil ederler. Bu hastalarda önce hikaye detaylı olarak alınmalı, sonrasında gerekli tetkik ve tahliller yaptırılarak teşhis net olarak konmalıdır.
Bel deki iltihap da bel ağrısı yapabilir. İltihap yüzeysel veya derin dokularda olabilir. Omur kemiklerinin tüberkülozu, brusella, mantarlar ve paraziter hastalıklar da bel ağrısına yol açabilir.
Damarları ilgilendiren hastalıklar ve iç organ rahatsızlıklarında bel ağrısı görülebilir. Karaciğer, safra kesesi , pankreas, kalp iç zarı, bağırsaklar, böbrekler, mesane, prostat, yumurtalık, rahim ve karın boşluğundaki diğer organlar bel ağrısı yapabilir.
Böbrek taşı ve ülser de bel ağrısına yol açabilir.
Bel ağrısı yapan nedenler arasında tümörler unutulmamalıdır. Bunların bir kısmı iyi huylu, bir kısmı ise kötü huylu tümörlerdir. Tümörler beldeki kemik ya da yumuşak dokulardan köken alabileceği gibi komşu veya uzak organlardan yayılma yoluyla da gelmiş olabilir. Böyle bir yayılım düşünülüyorsa meme, prostat ve akciğerler öncelikle araştırılmalıdır. Pankreas, böbrek ve düz bağırsak tümörleri de unutulmamalıdır.
Bel bölgesinde rastlanan çeşitli kistler de bel ağrısı yapabilir
Halkın kemik erimesi dediği osteoporoz, kalsiyum ve fosfor yetersizine bağlı olarak gelişen osteomalazi (kemik yumuşaması), ayrıca Paget hastalığı da bel ağrısı yapabilir.
Kronik radyum zehirlenmesi, AIDS, kanamalar, sinirlerin iltihabı, lif-kas ağrısı, çeşitli jinekolojik hastalıklar, omur kemiğinin kendi hastalıkları bel ağrısına yol açabilir.
Siyatik sinirin kalçadan iğne yapılırken veya başka nedenle yaralanması, sıkışması, bası altında kalması, beslenememesi, tümörleri bel ve bacak ağrısı yapabilir.
Şeker hastalığı, obezite, kötü duruş ve oturuş alışkanlığı, gebelik ve çeşitli psikolojik bozukluklar bel ağrısına yol açabilir.
Sırt bölgesindeki lezyonlar bazen sırt ağrısı ile birlikte bel ağrısı da yapabilir.
Bütün bunların yanında çevresinin ilgi ve şefkatini çekmeye çalışanlar, tazminat veya erken emeklilik gibi dolaylı kazanç peşinde koşanlar yine bel ağrısı yakınmasıyla doktora müracaat edebilirler.
Görüldüğü gibi bel ağrısı yapan nedenler çok çeşitlidir ve teşhis çok önemlidir. Öyleyse bel ağrısı ile doktora gelen hastanın öncelikle hikayesi çok iyi dinlenmeli, muayenesi titizlikle yapılmalı ve gerekli tahliller, tetkikler istenerek net bir teşhis konmalıdır. Teşhis doğru olarak konduktan sonra tedaviye geçilecektir. Tedavinin başarısı doğru teşhise bağlıdır. Bu nedenle gerektiğinde her türlü ileri tetkik vasıtaları devreye sokulmalı ve öncelikle doğru teşhise gidilmelidir. Doğru teşhis konduktan sonra bel ağrısı çok daha başarılı bir şekilde tedavi edilebilecektir.
Not: Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan bel ağrısı yapan önemli nedenlerden olan omurga "dar kanal" hastalığının ameliyatlarında kullanılan ve "Vidasız Yöntem" olarak bilinen "Mikroteknikle İnternal Dekompresyon" tekniğinin dünyadaki öncülerindendir. Dar kanal ameliyatlarında vidasız tekniği ülkemizde ilk uygulayan doktordur. Bu hem ülkemizin insanı hem de dünyanın değişik ülkelerinden kendisine gelen hastalar için önemli bir kazanım olmaktadır.
Doç. Dr. Ahmet Yıldızhan
Nöroşirürji Uzmanı
Yorumlar
Yorumları Göster Yorumları Gizle